29 Eylül 2015 Salı

iki erkek kız için kavga etmeliydi göğüsler için değil


Dört yıl boyunca nefret ettiğiniz birinin bir anda yakın arkadaşınız olduğunu düşünün. İşte bunun adı Dahi. Sarı ile birlikte olmaya başladıklarından beri adamın tek eğlencesi  benimle dalga geçmek. Düşünün zavallım ne hallerde. Çünkü Sarı küfür ettirmiyor, içki üç yıldır ağzına sürmüyor, benle bile dalga geçerken suratımı astığım an Sarı`nın şiddetine ve benimle uğraşmaması gerektiğine dair telkinine uğruyor. Ancak Sarı`nında ben sırf sinir olduğum için ne zaman memelerimle dalga geçse destek veriyor. Sonradan dalga geçme kızla dese ne fayda. NilKuşu hayattahiç bir şeyi kafaya takmayan biri olarak umursamazsam susacaklarını söylese de deliriyorum. Sevmiyorum göğüslerimi.  Normal sen kızdığın için dalga geçiyoruz deselerde biliyorum göğüslerim büyük ne yazık ki. Bu yüzden hep bol giyiniyorum, o çatalı asla ve asla göstermeyecek ama yakasıyla beni sıkmayacak şeyler tercih ediyorum. Dahi`de hala bir teyzemde bir sende böyle meme var deyip dalga geçiyor. Yastıkmışmış. Hatta üçü bana o gözleri açsan çeneni fark ettirmeden adamı nikah masasına oturtursun diyorlar. Bu makaranın döndüğü benim sinirden masa altından tekmelediğim arkadaşlarımın son meme esprisi Dahi` de patladı. O kadar gülmeye daldılar ki başımızda bu seviyesizliklerini duyan Aslan ve Jokeri çok geç fark ettiler. Aslan iti de güldü birde. Resmen ona da rezil oldum ya. Tamam NilKuşunun sevgilisi ama ne bileyim yanında hiçbir zaman rahat olamadım. Hatta ayıp olmasa siz bile derim. Hâlbuki çocuğu da görseniz hiç öyle biri değil. Sıcak kanlı biridir. Joker ise gülmedi. Gülseydi zaten ağzının ortasına geçirirdim bir tane. Direk ayıp olmuyor mu bir kadınla böyle dalga geçmen falan dese de adam baya baya bozuldu. Ah benim o içimdeki tırtıl resmen balina oldu, ne kelebeği. Tabi o böyle söylenince Dahi ile araları biraz gerildi. Ya ben Dahi`yi bilirim kötü bir niyeti de yok, durumu da bilmiyor ne ayaksına yoksa getirmez. NilKuşu`u ile dalga geçmek takmadığı için zevksiz bile olsa Aslan yanında bir şey demez, sırf çocuk rahatsız olmasın diye. Ama gel de şimdi bunu Joker`e açıkla. Of zaten Dahi eve gelir gelmez Joker`le aramda ne olduğunu sordu. Yanımızda yatıp kalktığı kadınlardan bahseden adam ne hakla ona hesap sorarmış. Zaten ondan hoşlanmıyormuş sırf karakteri yüzünden sakın bir hata yapmamalıymışım. Bilse geldiklerini ağzını açmazmış ki doğru açmaz. Off ya off. Kursağımda bırakın iki gram mutluluğu. Neden herkes bana Joker`i hatırlatmak zorunda mı?

Okuyana Not:Daha düne kadar Centilmen söyleyince kıyamet koparıyordun Dahi`de niye sesin çıkmıyor derseniz onla o bir değil. Dahi`nin herhangi bir art niyeti olmadığını biliyorum. Lisede çıkan sivilceyle, alınan kiloyla dalga geçtiği gibi dalga geçmek onun için.

28 Eylül 2015 Pazartesi

sonunu ağlak bitirdim


Tuvalet yıkmaktan, domestos-marka verdim ama ev hanımları bilir bu artık marka değil nesneleşmiş bir olgu- solumaktan kafam güzelleşti, sardığım sarmalar ben bir tanesini yiyemeden bitti. Çayları getir götür, masayı kur topla bıktım. Kardeşlerimle geçireceğim şu son bir haftaya resmen limon sıktılar. Klozet fırçalamak alışkanlık yaptı elimde fırça yokken de sağa sola sallarken buluyorum kendimi. Bir gece Hosteslere kaçıp kardeşimle vakit geçirebildim resmen. Sabah erkenden eve dönüp mecbur anneme yardım ettik. Kadına da yazık. Hoş geldiler falan da bir hafta sürekli hizmet modun da olmak inanın yordu. Sidiklinin eksiklerini bile dün iki saat kaçıp ancak toparladık. Kuzenimin düğünü için elbiseyi yarım saatte seçip aldık diyeyim siz durumu anlayın. Bütün gün annemleri de peşlerine takıp geziyorlar sidikli ve ben evde temizlik, yemek, yatak toplayıcısı olarak tam zamanlı köle. Valizi bile yarım saatte topladı. Yengem başında dikilip her çıkana ay şunu bir giy dedikçe delirdi. Ne götürdü bilmiyorum ama umarım bolca unutmuş dolabı soymamıştır. Yaz boyunca temizliği sen yap dedim diye kızdı ama sonuçta ben dokuz ay yapıyorum. Yatağımı toplamıyorum diye delirdi, yemek yapmıyorum diye bir ton çene çektirdi. İkisi de sık sık sinirlerimi zıplattı. Çok seviyorum, iyi anlaşıyoruz ama kavgada ediyoruz. Çoğu zaman beni çok anlamsız şeyler yüzünden delirtiyorlar. O yüzden olsa gerek son iki haftada sık sık evinize dönün, bıktım sizden dedim. Gidiyorlar diye suçladım, sonra gidin göbek atacağım dedim ama atılmıyor. Özlüyorum ben onları lan daha ilk günden bir de. Kimin totosunu ısıracağım, kimin yatağına atlayacağım, kiminle güleceğim. Of tam bir ana kuzusuyum. Bütün gün evde tek başımaydım. Evde tek ses yoktu. Aradım dersteyiz, derse gidiyoruz dediler. Yine yalnız kaldım ama okula gitmeyip yalnız kalmak daha zormuş. Off ya off mızmızım biliyorum ama onlar etrafımda yokken daha kötü bir insanım sanki.

27 Eylül 2015 Pazar

papaz bulun günah çıkartacağım


Mavi gitmeden önce son kez buluşalım dedik. Bayram boyunca halasında kaldı son günü anne baba eli öpmek için dönüyor diye dün akşam buluştuk. Allah`tan çalışkan bir kız değil de kalan derslerini vermek için sınavlara falan gelecek. Ev kalabalık demiş miydim? Amcamlar geldi. Koca yazı birlikte geçirdikten sonra daha fazla bir arada olmak istemediğimi anladım evden kaçtım. Bende de  böyle. Bir insanla gereğinden fazla görüşünce bıkıyorum. Yazın yazlıkta birlikte kaldık bana yetti. Bursa`ya dönünce zaten yine her gün annem sağ olsun yemle boyna bir aradaydık. Ben insanlarla aynı eve girene kadar iyi anlaşıyorum. Her dakika dibimde olunca insanları sevemiyorum. Kaldı ki bu durumdan Sidikli`de mustarip. Kişisel alana taciz edilmeye başlanınca biz kaçıyoruz kardeşimle. Sidikli uçuştan gelen Hostes`e ben arkadaşlarıma kaçtım. Nasıl daraldıysam bir buçuk yıldır ağzıma bira sürmeyen ben içtim. Sevemedim şunu bir türlü. İlk biramı Forvet doğum günümde sürpriz yaptıklarında içirmişti zorla. Alkol koklanmaz ama ben koklamadığım şeyi içmem demiştim. Besmele çekip ilk alkolünü deneyen tek insan olmamı hatırlayıp bolca güldüler. Öğretmenle ilk defa rakıyı denediğimiz de millete dönüp ya bu çok tatlı demiştim tabi bunu da unutmamışlar. Bende nasıl bir tat tomurcuğum varsa artık. Dönüşte baktım saat daha on buçuk Sidikli ile döneriz diye Hostes`e geçtim ama annemden çoktan izin almışlar, açımdır diye pizza söylemişler, önlerinde birer kase çekirdek çitliyorlar. İkisinin de dudağı tuzdan büzülmüş, sevimsizleşmiş. Çekirdek üzerine bira iyi gider deyip birayla başlayıp, Hostes`in aldığı likörleri denerken bulduk kendimizi. Evet oyunu oynarken sanırım kızlar fazla hızlı gitti. Her soruda kafaya diklemek zorunda olursan sonun böyle olur. Meğer ne edepsizmişiz de farkında değilmişiz. Annem bilse Nasa`yı arayıp uzaylılar kızlarımla yer değiştirmiş der. Ama o an annem aklımda mıydı derseniz hayır? Gecenin o saatinde bangır bangır müzikle dans eden Sidikli mi dersiniz, masumca dişlerini fırçalayan benim yanıma girip utanmadan çişini yapan Hoste mi dersiniz. Annem bırakın sarhoş olduklarını birimizin alkole dilini sürdüğünü bilse ağzımıza klozet muamelesi yapar. Hayır neden böyle gürültülü aktivite yoluna gidiyorlar ki. Sarhoş kız dediğin eski sevgilisi falan arayıp, ağlayıp zırlayıp yatmalı bence. Bizimkiler bırak eskiyi hatırlamayı şimdikileri bile hatırlamadılar. Ve neden hep ben uslu kızım, toplayanım. Bir kez rolleri değişsek olmaz mı? Hep Sidikli gidiyor diye efkarlı olan benim. Yine yalnız kalacak olan da benim.

Anneme Not: Anacığım sen Allahtan bloğumu okumuyor ve bir habersin. Papaz mıyım ben ne diye günah çıkartıyorsun derdin okusan ama anne pişmanım sana verdiğim sözü tutmadığım için ama bil ki bir tek bunu tutmadım. Ama cidden bak kırk yılda bir içiyorum. 

24 Eylül 2015 Perşembe

havale ve eft ile gönderilen harçlık kabul edlir


Bu çocuğu kıçımıza yapıştırdılar valla. Benim şu instagram popüleri kuzenim geldi. Son üç yıldır anası babasıyla bayram geçirmez oldu. Bu sene birde son senesi oturup kalkıp ders çalıştır diyor. Öğrenci evindeki bulaşık sırası gibi Sidikli, ben ve Uyuz sıraya girdik. Ne var iki sevap işle diyeni duyuyor gibiyim ama bu çocuk adamı delirtiyor. Tam konsantre oluyorum hop sigara molası-Ergen müsveddem benim 13 yaşından beri sigara içer araba kullanır. Tipi plaza erkeği olmasa potansiyel dolmuş şoförü.-, hop karnım acıktı, hop tatlı yiyelim, hop bir hava alalım. Türev hayatında en son böyle işkenceyi hesap makinesinde türev işlevini kullanmayı bilmeyen öğrenci elinden çekti. Ay birde bizim bayramımıza bir ton laf. Neymiş çocuk bile şeker için kapıyı çalmamış, neden kimse gelmemiş, neden gitmemişiz. İstanbul`da şeker toplayan çocuk kalmadı. Ay annem yüzünden ben küçükken bile toplayamamıştım. İzin vermezdi gitmeme. Şeker istiyorsan al evde bir sürü var derdi. Sanki toplananla evdeki aynıymış gibi. Birinci dereceden akrabalar zaten hep şehir dışında, anca telefon. Geriye annem ve babamın kuzenleri ve arkadaşları kalıyor. Onlara da annem babam gider bizi zorlamaz gitmek için ki bizde gitmez ararız. Tek geleneği namaz sonrası kahvaltı olan bir aileyiz. Şimdi gel de bayram senin için bir anlam ifade etsin. Yıllardır durum bu.  Dede eli öptüğüm bayram bile sınırlıdır. Lan bize harçlığımızı bile dayılarım havale yöntemiyle gönderiyor. Gerçi geçen bayramın parası Sidiklinin hesaba gidince çakal üstüne yattı. Hem daha bayramın ilk günü her yer buram buram çiğ ve pişmiş etken kimse beni yatağımdan çıkaramaz. O etler ortalıktan kalkana kadar ben odamdan çıkmam. Allah günah yazmasın ama şu kurban bayramını hiç sevmiyorum. Gözümün önünde ruhu havalanmış cennete giden koyunlar, inekler dolanıyor. Resmen psikolojim bozuldu.

23 Eylül 2015 Çarşamba

aman avrupa memesi görmüş ne de matah bir şey


Avrupayı gezmişmiş, orası böyle değilmiş. Yurt dışına çıkan her “görgüsüz on” türkten onu da ülkeyi, insanını aşağılamayı bir bok sanıyor. O zaman içimden “Lan it git o zaman orda yaşa” diyorum. Mülteci olarak mı girersin, sığınmamı istersin bilmiyorum ama git. En azından ülkenin görgüsüz nüfusu azalır. Lan bizde bilmiyor muyuz yaşam standarttı birbirinden çok başka. Biliyoruz. Ama kusura bakmasın burda yakalayıp orda yakalayamayacağı çok şey var. Misal burda komşu doğuma gidince bizimkiler kadının evini cam çerçeve sildi. Halıları yıkamaya verip, adamı iki güne kadar getirmezse yapacakları hakkında tehdit ettiler. Bunu bir İngilizin yaptığını düşünün. Olmadı eğreti durdu dimi? Ama olur mu? Hep biz pislik biz geriyiz. Tamam tamamen haklı olabileceği şeyler vardır ama ya şu ben Avrupa gördüm her genişliğe açığım demek nedir? Sanki kendileri her kış tatilini İsviçre`de geçiriyor, yazları İtalyan sahillerinde salınıyor. Avrupa gördü diye onunla her şey konuşabilirmişim. İlişkilere de açık olmayı öğrenmişmiş.  Birkaç hatunla yattı kalktı ilişki uzmanı kesildi başımıza. Bunları anlatmak için mi aradın diyorum, onunla görüşmemişim yaşadığı maceraları bari telefondan anlatayım demiş. Lan mal hava atmak için aradın bari belli etme. Ay bir de demez mi “Sen Avrupa’da yaşamalısın çünkü orda normal sayılıyorsun.” Normal ve ben ile kastettiği ben ve göğüslerim. Orda bakmazlar rahatsız edilmezmişim, çünkü tüm kızlar erkeklerin göz sevki için yaratılmışçasınaymış. Elli bin defa dedim ona uğraşma benle diye ama dinlemedi. O kim veya haddine ki benim vücudum hakkında böyle fütursuzca konuşabiliyor. Sinirlerim ne kadar gerildiyse siktir git dedim kapattım telefonu. Bir değil iki değil bu ne be. Sporcuyum, etrafımdaki kadınlar hep muhteşem, mesleki deformasyon insan vücudundan anlıyorum diye diye gözleriyle yedi bitirdi zaten bari sus. Aptallık bende, sutyen bedenini tahmin edip silikon değil dimi diye soran adamdan ne bekliyorsun. Hele bu konuda hassas olduğunu bilip, onunla bu seviye bir arkadaşlığınız olmadığını söylemene rağmen ya ben genişim hep sendeki bu toplum baskısı diyen adamın ağzından çıkan lafları ne dinliyorsun. Cinsellikten, kadın vücudundan, erkek vücudundan konuşmaktan utanmam. Doğal karşılarım. Ama bunu konuşabilmen için karşındaki insanla arkadaşlık kademelerin olduğuna inanırım. Daha dün tanıdığım ve samimiyetine güvenmediğim biri kalkıp memelerimden bahsedemez. Kimsede kusura bakmasın.

Geçtiği her sınırı anlatana not: Üzgünüm ama size görgüsüz dedim. Ama bu hayatınızın acı gerçeği. Neden mi? àBir arkadaşım her tatili ailesiyle yurt dışında geçirir. Ama bir kez aşağılama cümlesi duymadıysam, sormadıkça bahsetmiyorsa, ay siz bilmezsiniz şurada şöyle, ben sizden daha medeniyim çünkü Avrupa gördüm demiyorsa bu onun “normal”, bıdı bıdı yapanların “görgüsüz” olduğunun kanıtıdır. Tabi bence.

22 Eylül 2015 Salı

mercimek çorbası gibi arkadaşlarım hiç bıkmıyorsun


Yaşarken insan ne kadar mutlu olduğunu göremiyor. Hafta sonu Mavi ablasının tus sınavında kapıda beklemek için İstanbul’a geldi. Herkesin bir ton bahanesi varken, Asistan, Balık ve Mavi`nin şu öğretmen arkadaşı buluştuk. Öğretmen uzakta daha gelemez derken burda özel okulda iş buldu kaldı, Mavi şehir dışında tek kalanımız oldu. Halbuki onlar benim için tek paketti. Nasıl bensiz bir Bilgisayarcı düşünülemiyorsa, Mavi`siz bir öğretmen düşünülemezdi. Dördümüz bir araya gelince Asistan hep esmer, kumral, sarışın, kızıl bir erkeğin hayalisiniz derdi. Oturdum resmen eski dostlar eski dostlar diyecek hale geldim. Çünkü onlarla gittiğimde yerlerin, anın dokusu bambaşka oluyor. Sürekli onlarla Kadıköy`e gittiğimden resmen koca ilçe Mavi ile bütünleşmiş benle. Oturduğumuz yerlere onlarsız gidince böyle sanki farklı geliyor. Mesela Ali Usta`nın dondurmasının tadı bile değişiyor. Hem çok saçma hem çok mantıklı. Anı güzel kılan, şehirleri güzel kılan aslında insanlar. İnsanların size ne hissettirdikleri. Düşünüyorum dört yılımı onlarla geçirdim. Hiç kavga bile etmemişiz. Uyuz eve çıkarken koltukları Asistan taşımıştı. Balık`ın evi yakın diye annesi börek çörek yapıp gönderiyor. Kardeşlerimle bile bazen benden çok görüşüp plan yapıp beni dahil ediyorlar. Ben onları hayatıma hep geç sokarken onlar ben farkında olmadan beni sarıp sarmalmışlar anladım. Seni senden daha iyi tanır hale gelmişler. Arkadaşlık kolay bulunmayan ama çabucak kırılıp harcanan bir şey. Bencilliklerimiz ve kaybetmekten korkmamayı marifet sanan halimiz yüzünden sanırım birazda. Çok şanslıyım ve çoğu zaman farkında bile değilim. 

20 Eylül 2015 Pazar

hamile de değilsin ki


Evde boş boş oturmama rağmen her güne bir şey uydurdum. Mırın kırın etti ama sonunda iyi dedim bir kahve içelim. Bu kadar israrından sonra kaçmanın anlamsız olacağına karar verdim. Perşembe günü için tam anlaştık, itiraz kabul etmiyorum kahveyi bizde içiyoruz, ben yapacağım diye tutturdu. Zahmet etme dedim, ben ısmarlarım dedim yok. Adam kafaya koymuş ne desem eve bağlıyor. Ailesinin evi yakınmışmış, tatildeler diye orda kalıyormuşmuş. Evi evi evlikten çıkarttı da toplamamı bekliyorsa, ben aradığı insan değilim. Ay canım yazık deyip elin evini toplamam. Kusura bakmasın iki görüşmeye de elalemin adamının evine gitmem. Arkadaşım olsa ama hani gerçekten arkadaşım olsa giderim neden gitmem. Dahi`lere Dahi evde yokken anasıyla oturmaya, kahve içip fal kapatmaya, dedikoduya bile gidiyorum. Ama bu Centilmen güvenilecek bir adam değil. Çok eğlenceli farklı biri ama yok valla niyeti bozuk bunun. Bende ne bahane bulsam bilemedim, sonunda yalanıma karar verdim ama adam nerdesin geliyor musun diye aramadı. Bende oh dedim kızım hadi yine iyisin bak seni unuttu. Şanslı günümdeymişim dedim rahatladım. Araya cuma girdi sesi çıkmadı ama bugün adam beynimde sikilmedik hücre bırakmadı. Neymiş gelmemişim, aramamışım, hatta özür için bile aramamışım, beklemiş vs. Bahanemi söyledim, o da aramayınca unuttuğunu düşünüp üzerine tuz basmamaktan yana kullandığımı açıkça söyledim. Bu kez bu daha çok trip attı. Onu başımdan atıyormuşum. İçimden evet anladı şükür derken, dışımdan insan arkadaşını başından atar mı dedim. Arkadaşa vurgu yaptım her, cümlemi arkadaşla bitirdim ki adamın aklında ki bana dair her niyet ölsün diye. Ama yok!! Ne anladı, ne mızmızlanmayı bıraktı. En sonunda patladım “dokuz aylık hamile karısını evde bırakıp metresine giden adam muamelesi yapma” dedim. Ama ne yapayım daral geldi. Birde vicdan yaptırmaya çalışıyor. Şimdi kendini bir bok sanma, çocuk arkadaşça yaklaşıyor demeyin adamın niyeti bozuk cidden. Yoksa kendimi bir bok sanmaktan değil. Ama bıktım yaka silktim artık. Ben bundan nasıl hoşlanmışım ya. Ben bunun kadar mızmız adam görmedim. Sayesinde mızmızlanan adamlardan hoşlanmadığımı anladım. Az ağır olsun be. Karı gibi bıdı bıdı nereye kadar. Bazen o kadar çok konuşuyordu ki zaten telefonu bırakıp işemeye gittiğim oluyordu, döndüğümde fark etmiyordu.  Ayıp demeyin adam yokluğumdan habersiz, ben işemişim çok mu? Zaten ısrarcı tavrı delirtiyor. Bir kez daha anladım beni rahat bırakacaksın, çok mızmızlanmayacak, ilgiyle bunaltmayacak, fazla arayıp sormayacaksın. Bakınız Joker ölsem iki gün sonra duyar, adam hala favorim. Hatta daha çok favorim.

17 Eylül 2015 Perşembe

gözce tercüman aranıyor.


"Geçti Bor`un pazarı sür eşeği Niğde`ye." diyerek atalarımız bu durum hakkındaki görüşlerini bildirmişler taaa ne zaman. Hayatta bazı fırsatlar vardır, kaçınca kaçar. Ay evet, ben bir fırsattım ve o kaçırdı. Bulunmaz Hint kumaşıydım kıymetimi bilemedi. Şimdi iki gram süt, bir çilekli eti cinle beni zor kazanır. Götüm mü? He o Evereste tırmandı. Basınçmış, oksijensizlik, ölürsünmüş dinlemedi zirveye ulaştı. Kızlar yaklaşın bir sır vereceğim. Etrafınızdaki erkeklerle ne kadar ilgilenmezseniz o kadar kıymetli oluyorsunuz. İlgi yok mu? O zaman siz kaşıkçı elmasısınız. İstenmeden denendi ve onaylandı. Basket bol günlerimizin sevimsiz unsuru olan Uzun dün güzel İstanbul`un saçma şekilde 12 de duran toplu taşıma kurbanı Lady`i eve bıraktı.Bu tamamen jeopolitik sebeplerden de olsa Bilgisayarcı`yı eve bıraktıktan sonra benim eve kadar yalnız kaldık ve yumurtladı. Tekrar denemek istiyormuş, ben artık çocukluğu bırakmışım, büyümüşüm. Yoo aslında hala annem çocuk olduğumu söylüyor ve ben anneme inanıyorum. Bende hiç bir değişiklik yok cidden bak. Onda da yok aslında. Bence elinin altında bir salak ben vardım, ah dedi bunu ben yine güzelce kandırırım. Gördü tabi alnımdaki salak damgasını. Bundan bir yıl önceki kalbim olsa havalara uçar evet derdi. Ama şimdi ego borsasında ki yükselme dışında tek bir şey olmadı. Önceden piyasaları dalgandıran bu gelişme şimdiler de hiç bir şeydi. Çünkü onun için basit olduğunu, sadece eğlence olduğunu biliyorum. Ben sanırım ilişkileri hafife almayı çok iyi öğrendim. Zaten zamanında bu kadar masal dinlemesem bu kadar sürünmezdim. O yüzden hiç düşünmeye gerek bile duymadan "Ben istemiyorum" dedim. Ama insanoğlunun ezilen egosunun ne kadar ısrarcı olduğunu unutmuşum. Kendimi kandırıyormuşum, ondan hala hoşlanıyormuşum, o anlıyormuş. Ya ondaki ego, kendine güven ayağıyla aslan ezebilecek filde yok hani. Bir ilişkim var diyerek o olmasa olur mesajı vermemek için susmuştum ama adam söyleyince ona bile inanmadı. Yine çocukça davranıp kandırıyormuşum onu. Benim bir ilişkim var demem adama hamsi ile kutup ayısı aşık olmuş demekten daha şaşırtıcı geldi. Dışardan nasıl görünüyorum ki kimse benimle olmaz, insanları kandırıyormuş imajı çiziyorum anlamadım. Tamam bende kabul ediyorum bazı kötü huylarım var ama bu silah sesi duyan kuşlar gibi kaçıştırmıyor. Ama yok olur mu? Kendisi beden dili uzmanı, hareketlerim ona gel gel bebeğim diyor. Gözlerim sana aşığım diyor. Zaten bir ben öğrenemedim gözlerden Türkçe`ye tercümanlık yapmayı. 

Kendime Not : Canım antilobum, azıcık belgesele ara ver. Yakında gel yerine gıdak diyeceksin.

Bor`un Bolu cahilliğini gösteren ben, DemirBey`e büyük bir şükran borçluyuz. 

14 Eylül 2015 Pazartesi

arabesk bir dizi olur benden


Bir gün olsun derdim bitmiyor benim. Kendimi anlamıyorum ben bu çocuktan nasıl hoşlandım. Acaba geçekten biz kızar da gitarını tıngırdatan şöyle Fransızca İspanyolca gibi diller konuşan her erkeği seksi bulma ve hoşlanma durumu mu var? Ya kötü çocuk ya altın pohpohlanmış çocuk görünce zaten salyalarımızı silmesi için birini tutmamız gerekiyor. Bende bu tip kızsal zaaflar gösterdiğimi düşünüyorum. Centilmen haziranda İtalya`ya giymiş giderken de gelemeyeceğimi bilmesine rağmen benimle gel demişti. İçimden ne münasebet desem de onun anladığı anne babamın üzerimde egemenlik kurduğu ve benim boyun eğdiğim olduğu. Yoksa bir kaç ay önce tanıştığım biri ile ben şehir dışını bırak yabancı bir ülkeye gidebilecek biriydim de kendimi tanımıyormuşum. Gittiğinden beri hiç konuşmadık. İletişimimiz birbirimizin fotoğraflarını instagramdan beğenmekle sınırlı idi. Sonra doğum günümde bir video attı. Son üç haftadır iki arkadaşıyla ülke ülke gezmeye başlamışlardı. Bunlardan birinden doğum günümü kutlamış, gittiği şehirlerden aldığı küçük hediyeleri göstermiş gelince vereceğini söylemiş. Birde koleksiyonuma eklemem için her ülkeden birer anahtarlık almış. Şirin şirin şeyler söylemiş sonunda keşke beni dinleyip benimle gelseydin demiş. Joker`de bu yüzden trip attı. Kıskandığını düşünmüyorum ama daha çok o her şeyden bahsederken benim bazı şeyleri sakladığımı ima etti. Ben onun yediği her haltı sormuyorum, şuan olanı zaten söylüyorum. Geçmiş geçmiştir ama. Her neyse biz Jokerle pazar günü kahvaltı yapıyoruz Centilmen aradı açmadım. Sonra mesaj attı döndüm diye bir iki saat sonra döndüm. Bu kez tutturdu bize gel bana kahvaltı hazırla. Arkadaşla birlikteyim olmaz dedim, tutturdu beklerim diye. Hayır ben onun evine ne diye gideyim ve ona neden kahvaltı hazırlayayım. Annesi tatilde it kendine hizmetçi arıyor. Saten bu erkeklerin kadın arkadaşlarının veya sevgililerinin evlerini seve seve toplayacağı yalanını kim söylemiş bilmiyorum. Onun evinde ne işim olur kısmına hiç girmiyorum. Ben vik vik mesajlaşırken jokerin elimden telefonu alıp üzerine okuduktan sonrasında çıkan tantanadan ise bahsetmek istiyorum. Adam koca yazıyı okuduktan sonra beklediğim elin adamı seni evine davet etme cesareti nerden buluyor falandı. Sonuçta sevgili olmasak da çorba bir ilişkimiz var. İnsan bir der ne oluyoruz. Bizimkinin genişliğinden her şey geçti sadece ondan bahsederken arkadaşım dememe takıldı. Ne diyeyim ben ona. Bir sıfatı varda biz mi demedik? Çorba erkek arkadaşım desem bir dert, ortur anlat, demesem ayrı olaylar. Hem insan biraz kıskanır be. Çok bir şey istemedim azıcık kıskanılmak ama nerdeeee. Klasik Türk kızı kararsızlığı genlerim harekete geçti.

13 Eylül 2015 Pazar

bir donuna kadar ıslanma vakası


Mütemadiyen her yağmurda ıslanıyorum. Bugünde yine aynısı oldu. Lan millet benim iç çamaşırı rengimden her seferinde haberdar olmak zorunda mı? Hayır ıslanmayı anladım neden hep rezil olmak zorundayım. Olay aynen şöyle oldu. Ben bu Joker ile görüşmek için metrobüsüme bindim, yakın diye evinin oraya kadar yürüyeyim dedim. Yağmurun bana ne garezi varsa yine yağmadı üzerime kova kova su boşalttı. Bir yandan koşuyorum bir yandan küfrediyorum. Kafamın içinde az kullandığım organ bir çıkıntı altına girmeyi akıl etti ama boşluk bırakmamış kimse, millet benden zeki tabi. Sonra ben yolda gideceğim yöne yürüyen şemsiyeli birinin yanına koştum ve şemsiyesini paylaşmasını rica ettim. Adamda sağ olsun kırmadı. Beşiktaşa neden metrobüsle gitmeye kalkar ki insan. Aptallık işte. Adamın şemsiyesini hem kullandım, hem de gittiği otele onunla girdim. Bir organizasyon için mi ne gelmiş, o sayede bende lavaboyu kullanırım dedim. Aynada ki ben zavallıydı. Bende üstümdeki beyaz t-shirtü çıkarttım, sizlerin ellerini kuruladığı üfürüklerin içinde güzelce kuruttum. Sonra salaklık yapıp giydiğim tomslarımı çıkarttım onu da kurutmaya uğraştım. O kadar para ver sonra bir yağmur ayakkabılarının canına okusun. Bari çakma olsaydı da verdiğim paraya acımasaydım. Ya da tek ayak üstünde ayakkabı kurutmaya çalışırken görevli kadına yakalanmasaydım. Kadın ciyak ciyak azarladı benim o sefil halime bakmadan. Bende ne yapayım atılmadan önce ıslak atleti gibi olan bluzumu çıkartıp çantaya attım. Salaklık bende ki ince beyaz t-shirtün içine bluz var diye mor sutyen giymişim. Siyah giysem en azından insanlar teşhirci derlerdi. Şimdi ıslak mor sutyenimle fantezi kurdular o bakışlarda onu gördüm. Joker beni almaya gelene kadar öyle lobide gelene geçene manzara oldum. Bir ayakta yarı kurumuş ayakkabı, diğerinde şılap şılap su dolu ayakkabı, ıslak pantolon bekledim öyle. Arabaya koştururken tüm kurumamda boşa gitti zaten. Joker tabi halime güldü, istediğim t-shirtü getirmeyi unuttuğunu söyledi. Bir şeyler almak için bir alışveriş merkezine gittiğimizde ise nedense bir anda unuttuğunu iddia ettiği t-shirt kafamdan geçirildi. Utanmadan bir de “Manzaranın tadını çıkartmak istedim” diyor. Tabi ben ıslak ıslak öleyim o manzara arasın. Hep bunun gibi itler yüzünden kazalar oluyor. Elleri işte gözleri oynaşta.

Kendime Not: Ayakkabın bari çakma olanını giyinseydin. Evet çakmasıda var, farklı bir rengi.Ayağımdaki ile ayırt edemeyince aldım. Keşke bu zavallı olay onun başına gelseydi

11 Eylül 2015 Cuma

çekirge kaç kere sıçrayabiliyordu


Gizli saklı şeyler daha çok heyecanlı oluyor sanırım. Ne sanması, cidden öyle. Bir kere aman şu görmesin bu görmesin diye mekan konusunda gezmedik yer bırakmıyorsun. Çaktırmamaya çalışarak ortak arkadaşlara sorduğun soruların ise haddi hesabı yok. Liseden beri çok yakın arkadaşım olan Depresyon –Adının hakkını verir hatun. Olmayan fazla kilolardan, iki kişiyi aynı anda idare ettiği dönemler olmasına rağmen sevgilisizlikten, hayvan gibi parası olmasına rağmen parasızlıktan, vücudunun her noktasından yakınan ve sürekli yalnızım diyen biridir- bize kalmaya geldi. Akşam yemeğinden sonrada NilKuşu ve Sarı ile kahve içmeye çıkalım bahanesiyle beni evden kaçırdılar. Kadınlar ve yalnız tuvalete gitmeyen zihniyetimiz yüzünden Depresyon beni peşinden sürükledi. Döndüğümde ise Dr. Salazar`ı yakalamış polis gibi üzerime çullandılar. Lanet telefonu yanıma almaya gerek görmeyen beni Joker neden aramış. Numarasının olduğuna ayrı şaşırmışlar, beni bir değil iki defa aramasına ayrı. Sürekli birbirini tersleyen bizdik, arkadaş bile sayılmayanda bizdik. Mükemmel yalancı genlerim sonuna kadar sebebi inkar edip, numarasını aynı okuldan mezun olan bir arkadaş için aldığımı iddia ettim. Allahtan çocuk hakikaten onunla aynı okul ve aynı bölüm mezunu. Yoksa bu kızlar beni çiğ çiğ yerdi. İki defa aradığı içinde geri dönmek zorunda kaldım. Ben salak salak konuştum, çocuk ne diyorsun kafan mı güzel deyip durdu. Kapatınca da sessize alıp kızlara başka Lady ile karıştırmış, adamın durumu malum dedim geçiştirdim. Tabi ne kadar yediler bilmiyorum. En azından yalanımı destekli söyledim ben.

10 Eylül 2015 Perşembe

hani erkekler değil kadınlar ağlamazdı


Dışarda bir sürü şey olurken sıkıntılarımdan bahsetmek pek bir anlamsız geliyor. Ama yaşıyorum. Şu sıralar Steve babanın dediğini yapıp hayatımın son günü bugün olsa bugün yaptıklarımı yapar mıyım diye sorunca cevabım hep hayır oluyor. Canım sıkılınca kendime gelmek için hep Steve`imin o mezuniyet konuşmasını dinlerim. Herkes gibi bir edebiyatçıyı falan örnek alamadım. Sanırım o da sıradan geldi bana. Bunaldım esasen. Evde durumlar diken üstünde. Uyuz çekti gitti evine, yırttı. Annemi sürekli endişeli görmek beni de ister istemez geriyor. Anneannem zaten pek akıllı birkadın değildi iyice sıyırdı. Yengem geçen gün beş tepsi su böreği açtığını söyledi. Yiyecek o kadar insanı olmayınca da tabi dağıtmış. Sürekli yemek yapıyormuş ki, haspa torunu ben gibi yemek yapmayı pek sevmez. Saat başı annemi arayıp gelmediği için sitem edip kadının suratına suratına telefonu kapatıyor. En son beni arayıp instagrama ağzım gözüm kayık fotoğraflar koyduğum için  azarladı. Milletin değil benim güzel çıkmam lazımmış. Anneanne dediğini pamuk gibi, tonton, güler yüzlü, teknolojiden anlamayan insan olmalı. Ama bizimki sanırsın twitter ceo`su. Tüm sosyal medyada izimi sürmüş resmen. Facebook profilim iki yıldır aynıymış değiştirmeliymişim. Evde kalmışım, ailenin yüz karasıymışım. Gözümün üstünde kaşım varmış ve daha bir sürü şey. Saydı saydı ama üzgün diye, gergin diye sesimi çıkarmadım. Sonra ağladı! Anneannem ağladı! O ağlamaz. Canını ne kadar yakmaya çalışırsanız çalışın kimsenin yanında ağlamaz. Ondan öğrendim ben ağlamamayı. Gördüğüm en güçlü kadındı. Timsah gözyaşlarını dökecekmiş gibi yapıp, insanları kıvama getiren  içindeki çirkef, hesapçı kadına rağmen gerçekten ağlamazdı o. Erkekler değil kadınlar ağlamaz, erkekler mızmızlanmasın diye öyle söylüyoruz derdi. Ama bugün ağladı. Bıkmış her gün endişeyle yaşamaktan. Dedemi boşamaya karar vermiş oğullarına düzgün meslekler seçtirtmediği için. Anneme anlatamadım. Zaten biriktirmiş bekliyor. Anne gözüme toz kaçtı desem ağlayacak. Ruh halim bugün çikita muz şarkısından hallice. Sanırım annemi güldürmek için bir ayak parmaklarımı burnuma sokmadım. 

9 Eylül 2015 Çarşamba

daha güzel bir gün istiyorum


İlk okul 5. sınıfa gidiyordum yeni ve genç bir öğretmenimiz  vardı. Sürekli değişik şeylerle karşımıza çıkardı. Bir gün sınıfta rast gele seslenip “nesin sen?” diye sormuştu. Uzaylı diyen vardı, erkek, kız diyen vardı, isimlerini söyleyen vardı, öğrenciyim diyen vardı. Cevabımı hala hatırlama sebebim, öğretmenimizin verdiğimiz cevapların bizim için neyin önemli olduğuna dair ipucu verdiğini söylemişti. İnsanım demiştim. Çünkü aklıma başka bir şey gelmemişti. Bir köpek olsam köpektim derdim, bir kuş olsam kuş. Benim için hep insan olmak önemli oldu. Din, dil, mezhep fark etmedi. Annem bizi bir fanusun içine koymuştu. O fanusta kadın erkek için renk yoktu, kadın çalışırken erkek oturmazdı. Yine o fanusun içindeyken herkes benim için insandı. Çünkü annem bana daha fazlasını öğretmedi. Etnik kimliklerden habersizdim. Benim için önemli olan yazın gittiğin köyündü. İnsana vurmak suçtu. Cana kastetmeyi geçtim, vurmak. Hala düşünüyorum annemle babam bizi nerde sakladı. Büyüdükçe kirlendim. İlk defa bir savaşın nasıl yapıldığını televizyonlar ırak bombalanırken yayınladığında gördüm, o gün haber izleyeceğim tutmuş. Ben bana kızılsa da barıştan yanayım. Kim neyin hesabını yapar bilmem. Sadece insanlar ölmesin istiyorum. Her kadın bir anne adayı. Hiçbir kadın evlat acısı çekmesin istiyorum. Çünkü ben hasta olduğumda perişan olan annemin evlatlarını kaybeden annelerin yerinde olma ihtimali beni korkutuyor, üzüyor. Haber izlemiyorum son bir haftadır. Gazete okumayı bıraktım ama herkes konuşuyor. Dinlemek istemiyorum çünkü çok etkileniyorum. Her haberle birlikte tüylerim diken diken oluyor. Ama duymamak imkansız oluyor. Her gün lütfen bugün kimsenin canı yanmasın diye uyanıyorum ama sanki mucize istiyormuşum gibi olmuyor. Ben kimsenin canı yanmasın diyorum, ama her haberle birlikte insanların gözünü öfke bürüyor ve beni ölüm istemediğim için suçluyorlar, anlamadığımı söylüyorlar. Anlıyorum. Çünkü anneannem her gün telefon başında bekliyor benim. Küçük dayım komiser doğu görevi yapıyor, büyük dayım albay onunda görev bölgesi doğu. Annem her gün endişeli. Ama ne var biliyor musunuz? İnsan hayatını önemli gördüğüm için ben suçluyum. Ölüm ve silahla  hiçbir şey çözülmüyor kimse bunu öğrenemedi. Öğrenemedik taşla sopayla bir yerlere saldırırken de çözüm bulunamadığını. Keşke çocuk kalsaydım. Yazın köye gitsem, ağaçların arasında koştursam, havanın güneş açtığı günler denize girsem, yazın ortasında bolca yağmura maruz kalsam. Keşke dayılarımın hayatı içi endişelenmek yerine, etraftaki börtü böcek için endişelensem.

4 Eylül 2015 Cuma

sergi seviyorum yoksa bakmam


Ay ben daha ne yapayım. Çocuğu soyup koynuna mı sokayım. Gözünü öfke bürümüş, Ferit mağduru muyum ben? Arkadaş arkadaş için çiğ tavuk yer diyen bakmış mı tadına? Bizim AvukatKız gördüğü günden beri Yüzücü`den hoşlanıyor. Tanıştırdım, Yüzücü ile koşularımıza davet ettim.  Spor salonuna gel dedim. Hatta ve hatta Yüzücü ile ne zaman kahveye falan çıksak çaktırmadan mesaj attım gel dedim. Her defa karşılaşılmaz olmaz tabi ama çocuk en son azarlayıp yapma deyince de ben çöpçatanlık şirketime, şirketteki rengarenk çiçeklere, masamdaki kalemlere en son da şoförüme veda ettim. Olmayınca olmuyor işte. Adam tanımak istemiyor, resmen kızdan kaçıyor. Tamam bizim AvukatKız balık balık biraz o yüzden Yüzücü`nün fiziksele takmasını itici ve şekilci bulsam da seviyorum çocuğu. Biliyorum bir kendine izin verse hoşlanacak kızdan ama kendi kaybeder. Zaten şu evlendirme programlarının meşhur elektriği olsa çoktan olurdu o iş. Akşamüzeri başlayıp hava kararana kadar Avukat kızla çıkıp badminton oynuyoruz. Güzel güzel oynadığımız bu akşam Yüzücü ile karşılaştık. O hiç görüşememekten yakındı, istersem spor salonuna gelebileceğimden bahsetti. Sonra koşusuna devam etti. AvukatKız`da gider gitmez bana carladı. Yemişim çocuğu. Hatta üzerine çikolata sosu boca etmişim. Çocuk tabi ona bakmazmış. Ay bir de oturdu ağladı. Aldı beni bir panik. Lan kız çocukluk arkadaşım ben ona öyle bir şey yapar mıyım? Ben normal baktım. Ben zaten Yüzücü`ye hobi diye bakıyorum. Hem benim astigmatım var gözlüksüz bulanık görüyorum. Ayrıca Yüzücü`ye bakmak günah mı? Şöyle düşünürsek o bir orijinal Picasso tablosu. Uzun uzun bakarsın ama alıp eve götürmek istemezsin çünkü koltuk takımın ve duvarlarının rengine uymaz. Bendeki de o hesap. Güzele bakıyorum. Ben bir Victoria Secret mankeni de görsem çikolatalı sosa yatırdıktan sonra yerim. Ona da aynen böyle anlattım. Buda sümükleri akıta akıta bütler yüzünden stres olduğunu ondan çok hoşlandığını ama onun dönüp bakmadığını söyledi. Off üzüldüm ama ne yapayım elimden bir şey gelmiyor ki. En fazla bir hoca bulur, yüzücünün saçından bir saç yolar, aşk büyüsü yaptırırım. Gerçi onunda işe yarayacağından emin değilim.

kuş sıçınca şans bebek sıçınca ne


Çocuklar benden nefret ediyor. Hayır yani bir çocuk beni görünce niye ağlar. Ciyak ciyak hem de. Hadi ağla ananın kucağına veririm susarsın da elime sıçmak nedir? İnsan azıcık edepli olur. Büyüklerine saygı gösterir. Hayır anan senin için kabız dedi kabız olan insan sıçamaz. Ay bebek ne şirin bilmem neyi de yemezler şekerim. Bebek bokuda kokuyor. Anan durumdan memnun olabilir ama ben değilim. İki dakika kucağa alalım dedim sekiz aylık bebek elime sıçtı ya. Elimi geçin tüm üstümü batırdı. Nasıl bir sıçmaysa artık bezlere sığmadı elime sıçtı. Elimdeki ıslaklığı hissedince ben çişe razıydım. Ay birde bu bana ne zaman baksa ağlayan çocuk nasıl gülüyor nasıl gülüyor. Ah aah, erkek milleti işte. Bunların götü bezlisi de, donlusu da aynı. Hepsi biz dünyanın gelmiş geçmiş en nadide türüne eziyet ediyor. Yazık değil miydi bana? Herkeslere kıyılır da bana kılmazdı. Hadi oğlu yaptı kadında sevinmesin mi? ”Ay benim oğlumun kabızı geçmiş mi? Yerim ben seni oğluşum. Ay Lady uğurlu geldin valla. Kaç gündür sıçamıyordu, kabızdı yavrum.” Sevin bazım sende sevin. Annem beni çamaşır suyuyla yıkasın sen sevin. 

2 Eylül 2015 Çarşamba

beni arıyordum


Erkekler kendine bu kadar haksızlık etme dedi birisi.Ve devam etti "kaç yaşında olursan ol, kim olursan ol, her insan yeni bir dünyadır. Hiç bir zaman insanları bir kalıba sığdırtma. Tek çaban kendini gerçekleştirmek olsun...gerisi gelecektir" Evet söylediği sözlerden etkiledim. Etrafımızdaki herkesi kalıplara sıkıştırmıyor muyuz? Hele beyaz atlılarımız var, öyle insan dünya üzerinde yok. Zaten ne istiyorsak an geliyor ama bu olmamış diyoruz. Hiç bir zaman bizim üstün standartlarımıza erişemiyorlar. Medeniyet isterim kıskanmasın deriz, kıskanmıyor diye ağlarız sonra. Bu arkadaşlıklarımız içinde geçerli. Onları olduğu gibi değil bizim istediğimiz gibi görüyoruz. Yapmaktan hoşlanmadığımı söylesem de yapıyorum bunu fark ettim ben. Hoşlanmadığım dediğim her şeyi bir bir üzerime yapmış buldum. Söylediğimle olduğum kişi olmaktan git gide uzaklaşmaya başladım. Ya ben insanların söylediklerinin beni üzmesine kırmasına izin vermezdim. Hayatı olduğu gibi kabul eder üzerine planlar kurmazdım. İnsan davranışları üzerine hesaplar yapmazdım. Kendime değer verirdim. Kendimi severdim. Ama şuan olduğum kadını sevmiyorum. Aciz, takıntılı, pireyi deve yapan, kendi duygu ve düşüncelerinden çok insanların onun hakkındaki düşüncelerine göre kendini yargılayan kadını sevmiyorum. O kadın olmaktan hoşlanmadım.Başkaların beni üzmesine izin vermek istemiyorum ya da beni değiştirmeye kalmalarını. Hareketlerimi benliğimi kısıtlamalarını da istemiyorum. Sirk için eğittikleri maymun değilim ben. Oturup planlar kuran, çıkarımlarda bulunanan, hesap kitaba göre davranan biri olmaya devam da etmek istemiyorum. Eski ben olmak dilediğim gibi davranmak iç güdülerime göre hareket etmek, gerçekten düşündüklerimi söylemek istiyorum. Şu an olduğum kişinin bana sahip olmasını istemiyorum. Resmen yıllardır tanıdığım benin yerini bir kaç ayda yepyeni biri aldı. Kaldı ki bence bu büyümek değil yozlaşmak. Kendime olan saygımı geri istiyorum ben.

Not : Sözleri söyleyene sanırım uyandırma işlemi için teşekkür etmem gerekiyor. İsim vermek ister mi bilemedim.