16 Mart 2017 Perşembe

bir evren kalmıştı gıcık olmayan


Freud her şeye burnunu sokmayı seven bir adammış bence. Yaptığımız ettiğimiz her hareketi üşenmemiş incelemiş. Şansıma bağladığım birçok şeye dışarlama tarzı bir şey demiş, sorunu yine bana bulmuş.  Kucağıma çocuk alırım elime sıçar ama savunma mekanizması. Pehh… Bir de tüm suçu çevrende meydana gelenlere atmamalısın, olumsuzsun diyen tipler var. Hava güzel diye kapıyı pencereyi açtım kek yapıyorum mutfağa kuş girmiş. Bir de arsız hayvan beni görünce kaçmadan önce halıya sıçtı. Uçan kuşun bile garezi var bana. Geçenler hafta sonu şehir dışına çıktım. Bindiğim otobüste tam karşımda bir anne oğul oturdu. Hayat güzel çiçekler böcekler demeye kalmadan o  canavar hapşırdı. Hapşırırken toplumumuzun yetişkin bireyinin bir çoğu gibi tabi ki ağzını kapatmadı. Lan ben senin virüslerini çekmek zorunda mıyım boyutunu geçip o haydut balgamını da fışkırttı. Ciddiyim! Ya bir insan iyi ki yırtık kotumu giymekten son dakika caydım da dizimde duran o iğrenç şey tenime değmedi oldu.  Çocuk falan demeden boğazlamak istedim ama o sıra öğürmekle meşguldüm. Daha önce sabah erken gittiğim bir sabah asansörde kaldım ve yarım saat biri duyar diye ciyak ciyak bağırdım. Tabi o saatte bir karga bir ben çalıştığımız için duyan olmadı. Güvenliği aramak 20 ordan çıkartmalı bir yirmi dakika daha sürdü. Ofise girdiğimde ise orda olan patronuma iki kat arasında sıkışan beni duyup duymadığını sorduğumda adam “O bağıran sen miydin ya? Uyandırdın” dedi adam.  İşkolik öküz ne olcak. Lan bir bak bağırıyor biri. Geçen elektrik kesindi jeneratör birkaç dakika geç çalıştı ama yine kaldık asansörde. Sanırım Allah bu kez halime acıdı da canım sıkılmasın diye yanımda birini de sürükledi. Freud mu haklı ben mi bilmiyorum ama evrenin en sevmediği hatta gıcık olup zorbalık yaptığı bir tek ben varmışım gibi geliyor.