Sanırım hiç kimse böyle bir cümle
ile terk edilmemiştir benim dışımda. Ah bir de “Kağıt üzerinde güzel duruyoruz”
var bu da hakaret literatürüne adını altın harfler ile yazdırır. Hayatım tam
olarak ne zamandan beri çığın önüne kattığı bir ağaç olarak yoluna devam ediyor
bilmiyorum. 18`li yaşlarımda başladığım blog yaşamına 28 yaşımın son aylarında
başladığım noktadan gerilemiş halde devam ediyorum. Çöp poşetine koyup geri dönüşüme
tabi tutulmayan dört yılım ve potansiyelimi harcadığım eş dost tarafından söylenen
bir kariyerim var. Tüm bunların üzerine pasta süsü kıvamında 6 ay birlikte
olduğum insan tarafından metalaştırılmanın çeşitli hakaretleşrilmeleri ile
kürkçü dükkanıma geri döndüm. Buraların en cafcaflı döneminden üç beş kişinin
kaldığını gördüğüm günlere geçiş yapmışız ki bu işimize gelir. Çünkü son dört
yılda koltuğu ile gezen o kadar çok insan tanıdım ki müsaadenizle bu dutlukta
onlara sallayıp anonim kimliğim ile başıma bir iş gelmemesini umacağım. Buna da
ilk olarak bedenimin güzelliğini övüp ruhumu soğuk ve mesafeli bulan eski sevgilim
Hakim Bey ile başlayacağım. Amadan öncesinin ve sonrasının alakasızlığı sizin
de dikkatinizi çektiyse beklentinin üzerine tırmanmam olduğunu anladınız
demektir. Adam adı üstünde hakim diye hakaret edemem diye düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz. Sonuçta bu özel hayat ve eski erkek arkadaşımıza da saydıramayacaksak
buraların ıssız ormana dönmesinin manası ne? Herkes instagramda twitterda
takılırken buraya boşuna mı döndük? Hazırsanız şirket evliliği yapacak gibi
ayrılırken Uyuz`un doktor Sidikli`nin mühendis olarak ona ve ailesine
yakışmamızdan bahseden yürüyen içi boş ego dolu koltuktan bahsetmeye başlıyorum..