Hafıza bende eksik parça. Alarmlarla geziyorum. Nil Kuşu`nun
doğum gününü kutladım ama hediyesini almadım. Sınavlar vardı, kutlayamadık.
Sonra aradan iki ay geçti ben unuttum. Geçen kahve içerken kolyesi dikkatimi
çekti Aslan`nın doğum günü hediyesi deyince aklım başıma geldi. Düşündüm
taşındım onun o delisi olduğu iç çamaşırlardan almaya karar verdim. Sonunda
kendimi Victoria Secret`a attım kendimi. Ayy dünyanın en harika şeyleri orda
biliyorsunuz dimi. İnsanın çıkası gelmiyor. Ama bir öğrenci için ya da benim
için oldukça da pahalı. Kredi kartımı son kuruşuna kadar doldurduğum için
fatura ödemekten zürüt geziyorum, sağ olsun o minnacık şeylerde aşırı pahalı.
Ama değer benim Nil Kuşuma dedim. Hem yıllardır vicdan azabı da çekiyorum. Ben
bundan 6 ya da yedi yıl önce kızın kafasına kitap fırlattım. Cidden yaptım
bunu. Hangi göte güvendiysem sinirlenince gözüm karadı fırlattım. Hatun
tekvando yapmış yıllarca ben kalk kafaya kitabı geçir. Allahtan kıyamadı bana
da cool bir hareketle geldi kitabı verdi gitti. Bu insan için içi boş kesemin
ağzını açmayayım da kime açayım. Seçenekleri ona beşe üçe indireyim derken
sonunda iki tane arasında gidip gelmeye başladım. İkisini aldım elime uzun uzun
hangisini alsam diye bakarken “Onlar sana küçük olur.” diyen bir ses duydum.
Birinci problem ses erkek sesiydi. İkinci problem ise ses tanıdık. “İç çamaşırı
zevkinin bu kadar renkli olduğunu bilmiyordum be Joker” dedim. Benim için
söylemiş, hemen kızmayacakmışım. Göğüs sağlığı diyelimmiş.Her boka burnunu
sokacak ya beyefendi. Bir de göğüslerim hakkında masaya otursak tam olacak.
Sapık herif. Zaten onun burda ne işi var. Hem neden karşılaşmak zorundayız ki.
Adamın her şeyi batıyor ya. Ruhum sevmiyor bunu. Tam çemkireceğim “Joker bu muuuu, bu muuu” sorusu da bana
kapak misali oturuyor. Kızın elindekiler ayıptır söylemesi yok aslında. Bu
Joker`de “Utandın yanakların kızardı” demez mi? Bir kere benim öldürseniz
yanaklarım kızarmaz. Sadece taşımaktan üşendim diye montla dolaşınca sıcaktan
patladım. Şu salağın bana sürekli bu muameleyi yapmasına sinir oluyorum. Ayrıca
bu kızın, kız arkadaşı yok mu ya? Nerde görüşmüş erkek arkadaşla iç çamaşırı
seçmek. Arsız şey ne olacak. Hem o eteği kıçına kadar açmak zorunda mı?
Montunun önünü kapatsa görünmez hani. Ya tabi bana ne ama benim takıldığım
nokta hiç mi üşümüyor hatun. Hem o kelimeleri salak salak yuvarlama değil de
böyle rulo yapma hali nedir. Off bildiğiniz kızı kıskandım ama tek sebebi hatun
çok güzel. Hayır bizde de boy var ama bundaki başka bir boy. Fazla güzel fazla
zarif. Kızda kusurlu tek nokta yok. Allah kızı boş vaktinde yaratmış. Ama bence
olmuş bu deyip seri üretime geçmeliydi. O konuşmasına rağmen salakta değil. Hem
zeki hem de fazla kültürlü bee. Ayy neden neden diye ağlayacağım şimdi. Kız
birde pek şeker. Direk böyle boynuma sarılıp, samimi davranıyor ne zaman görse.
Bu kız yeminle bu salakla kendini harcıyor. Ayy ben ne anlatıyorum ya. Heh
hediye! Kız yardım etti seçtim. Bizimkine daha vermedim ama sever bence. Bu
arada kredi kartımda kalan limit 6 lira bilmem kaç kuruş. En iyi parayı nerden
toplarım adlı dilencilik üzerine fizibilite çalışmalarına başladım hadi
hayırlısı.
26 Ocak 2015 Pazartesi
24 Ocak 2015 Cumartesi
bir de ortaya salata
Son birkaç gündür yazamadım ama umurunuzda olduğunu pek
sanmam. Bu ara pek huysuzun sanırım. Hava güzel halbuki. Ama evdeyim. Gerçi bakkala
gider gibi büte gittim geldim. Günlerdir kendimi eve kapattım. Galiba yeni bir
fobim var evde çıkmaya korkuyorum. Hazır evden çıkamıyorken de beş gün sabah on
gece beş ders çalıştım. Sidikli sonunda geldi. Erken bitmiş sınavları bilmem
ne. Ankara`nın soğuğu güzelce de hasta etmiş. Dayanamıyorum bu kız hasta
olunca. Çalışma masasını yatağın yanına sürükledim bir yandan ateşini kontrol
at bezi sık, bir yandan ders çalış işte. Ben altıncı sınıfa giderken bu kıza
anne oldum. Ekonomik kriz dediler şu dediler falan hop babamın işler ters gitti sonra
annem işe geri döndü. Sonrası aslında zor değildi. Hatun Süperwoman. Hem
temizlik, yemek, hem biz, hem iş hepsini halletti. Bense anne oldum Sidikliye ve
Uyuza. Annemin hafta sonu nöbeti oldu, onlar hasta oldu, ben bekledim başlarında.
Ne yerler ne içerler hangi surat neye işaret annem gibi bende öğrendim. Eve beş
dakika geç kalsalar kafayı yedim, sanki kendim hiç yapmazmış gibi. Veli
toplantısına gittim bizimkilerin işi çıktığında, hatta çoğu zaman ben gidim ya deyip
durdum. Keşke kendi veli toplantılarıma da gidebilseydim. Babam en azından şu
öğretmen senden şikayetçi, buna şunu dedi demezdi. Kustular midemi tuta tuta
temizledim. Ama bunları burada yaptım demek için yapmadım. Seviyorum onları. Canları
yansın istemiyorum. Yaptığım çorbayı
içerken bin tane laf soksun istiyorum. Galiba çorba yapmak beni
duygusallaştırıyor. Yada hanımımıza yaptığım manikür duygusallaştırdı. Kendine
gelir gelmez naza başladı. Hasta dediğin manikürsüz olur muymuş. Sorsa bir abla
en son ne zaman manikür yaptın diye, o ne ki derim. Ne salmışım meğer kendimi.
İş, okul, staj, eve kitlenen işler, salak bir adamın peşinden koşturmacalar. En
son ne zaman altı saat uyudum acaba. Aman nasıl olsa dersleri geçtim. “Ne önemi
var uykunun. Daha gencim uyurum bir ara” Dedi ve sızdı.
15 Ocak 2015 Perşembe
benim için mükemmel
Sidiklime başıma geleni anlattım bana güldü. Hatta abartmıyorum
kahkaha attı. “Adam kıçını avuçlayıp bir de yanlış anladın mı dedi” deyip deyip
güldü. Sonrada ”Benim senden daha büyük problemlerim var, abla” deyince
endişelendim. Çünkü Sidiklim bana abla diyorsa ya bir şey isteyecektir ki o
zaman daha cilveli bir ses kullanır ya da başı belada veya çok çok çok
üzgündür. Ne oldu soruma ise aldığım cevap şu: “Herkes dışarda kartopu oynuyor,
ben çıkamıyorum. Yurttaki kızlarla anlaşamıyorum, benim hiç kız arkadaşım yok.”
Lan bu kız benim kardeşim. Ben kıza adamın biri diyorum, kız bana kar diyor.
Ama bu salak sebebi beni neden bilmem çok güldürdü. Ben gülünce de ölü sesimi
harekete geçirsin diye öyle dediğini söyledi. Sonrada kulaklara zarar bir çok
şey saydı. Tam telefonu kapatacağım bu kez “Lady hani gül diye söyledim ya
gerçek aslında” dedi. Yurttan sadece oda arkadaşıyla anlaşıyor. O da kızın
sabır ve fazla iyi olmasından dolayı. Sınıfta deseniz üç beş kız arkadaşı var
gerisi erkek. Hanımım mühendislik fakültesinde ve sınıfındaki kızlarla da
anlaşamıyor. Toplasanız orda bir elin parmağı kadar kız arkadaşı var. Ama bizim
ki hep böyleydi. Kızlarla çok anlaşamazdı. Kızlar hatunu ya rakip görüyor ya da
ne yese, içse, giyse taklit ediyorlar. İstediği yurttaki kızlarla anlaşabilmek.
Ama ben kardeşimi biliyorum, sevmiyor dibinde arkadaşı olsun. Lisede Kumral Adam
ailesiyle tartışıp iki hafta bizde kalmıştı. Sidikli`nin en yakın arkadaşıydı
ama bizimki bir haftanın sonunda evin içinde çocuktan kaçıyordu. Sıkılmış,
bunalmış. Ailesiyle gidip kendisi barıştırdı. Bu kadar özel alanıma girmeyin
deyince de kimseyle anlaşamıyor. Bir ben 19 yıldır bu deliye kendimi
kabullendirebildim deyimde siz anlayın. Her şeye rağmen o benim biricik, benim için
mükemmel kız kardeşim. Tabi bir de tam bir soyguncu.
12 Ocak 2015 Pazartesi
tanıdığın veya torpilin yoksa hiç kimsesin ya da kadınsın
Yazdığım en uzun yazı ama daha fazla içimde tutamadım. Anlatmazsam beynim patlayacaktı.
Kimsenin kimseye saygısı yok. Hem de zerre kadar.
Kendilerine saygısı olmayan insanlardan başkalarına saygılı olmasını beklemekse
benim hatam. Ve benciliz çok çok çok. Yeter ki biz işimizi halledelim gerisi
önemli değil. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Gerçi ne bekliyorum ki!
Karısını delik deşik ederken karıkoca arasına girilmez diye köşeye çekilen bir
toplum haline geldik. O yüzden kimse bana “ahh çok saf temiz misafirperver
bilmem ne milletiz” diye martaval okumasın. İnanmıyorum. Vurdumduymazız. Beni
silindiren neyse anlatacağım yoksa patlayacağım. Geçen hafta adam gibi yağmayan
karın soğuğunda bir arkadaşa doğum günü kutlaması yapmak için buluştuk. Bir
sınav kalınca ve basit bir ders olunca da, millet evine dönmeden o boş günde yapalım
dedik. Kırmızı taksimde bir cafe bar da üç dört yıldır çalışıyor. İstanbul`da
tek başına kalınca ve para sorunları olunca başlamıştı. O gün bugündür ne zaman
bir kutlama yapacak olsak soluğu orda alıyoruz. Gündüz saatleri sakin ve anne
babamdan izin için yalvarmam gerekmeyeceği için kutlama için uygun dedik,
yaptık. Akşamüzeri eve döneceğim öğrenci kartımda tek basımlık para kalmış ve
cebimde beş kuruş para yok. Bankamatik bulup para çekmeye üşendim. Yanımda çok
para taşımam ben. Pazara bile pos makinası sokmuş milletin artık nakitte
ihtiyacı yok diye düşünürüm, ne bilim işte. Mecbur yarım saat otobüs bekledim
ve otobüse kendimi atmayı başardım. Ve lanet otobüs soğuk hava koşullarının
oluşturduğu etkenlerle sıkış tepiş. Bir santimetre bile boşluk kalmayacak
şekilde dolarsa kaç kafa alır deneyinin uygulama kısmı gibi. Lanet trafik
sıkışık.
Beni sinirlendiren kısım nerde mi? Tam dibim, arkamda,
resmen ensemde. Hayvanın biri üzerime abandıkça abandı. Dürtüyorum,
dirsekliyorum yok. Dedim sıkışık kızım otobüs hemen yanlış anlama, adamın günahını
alma. Ama ben dürttükçe mal herif daha çok sıkıştırmaya başlayınca “Uzaklaşır
mısınız rahatsız ediyorsunuz” dedim. Ters ters baktım ama adam pişkin pişkin
yer yok falan dedi. Yoktu haklı yanlış anlıyorsun dedim kendime döndüm. Ama bu
pişkin it iyice arsızlığı ele alıp resmen bir taraflarını dayandırınca artık
yanlış anlama falan kalmadı. Artık emin olmaymış, günahını almaymış demeden
dönüp ağzını burnunu kırmayı planladığım herif, iki saniyelik şok olma durumumu
sapık zihni nasıl algıladıysa elini popo attı ve sıktı. Adam bildiğiniz kıçımı
avuçladı ya. Nasıl bir manyaklık nasıl bir beyin bu. Kafamdan aşağı ilk sıcak
suyu boşalttılar, sonra soğuk suyu boşalttılar haşladılar. Yetmedi kova kova
çiviyi kafatasımı açıp içine doldurdular. Ne ara bağırıp adamı ittim
hatırlamıyorum cidden. Ciyak ciyak bağırdım. Ama nasıl oldu adamı yolmaya
kalkışmadım bilmiyorum. İsteğim onu hadım edip bir yerlerini tekmelemekken
resmen dondum ya. Millet yanlış anlamışsındır kalabalık diyor, adam salak mısın
ben bir şey yapmadım diyor. Neymiş kalabalıkmış yanlış anlamışım, rahatsız
oluyorsam bu kadar taksiyle gitseymişim. Lan nesini yanlış anlayacağım.
Herhalde kıçının avuçlanmasıyla sıkışıklıktan sıkışmayı ayırt edebilirim. Hem
elinin orda ne işi var dimi? Bu salağı koruyan mallar çıktı bir de yaa. Yok
kadınlar hep böyle yapıyormuş bilmem ne, yer değiştirsek olurmuş, bizimi
çekeceklermiş. Bazı sesler geliyor kulağıma hayvan herif kırın kafasını indirin
otobüsten diye ama millet de yok bir şey yapmamıştırla, yapmıştır kavgasına girdi.
Otobüs şoförü ben çok ciyaklayınca kenara çekti tabi ne oldu diye bağırınıyor.
İnecekmişiz ne bok yiyeceksek yiyecekmişiz, yanlış anlamış olabilirmişim. Şoför
kapıyı açmaya kalkınca kendime geldim. “Sakın açma yoksa senide onunla şikayet
ederim” başıma gelen aklımla polisi aradım. Ne gerek var yanlış anladın bacım
demez mi adam. Telefonumu elimden almaya çalıştı ama bir kadının resmen
kucağına attım kendimi engelledim, adamın biride tuttu bunu. Milletse hala bana
bağırıyor yok yollarından etmişim. Polisi beklerken tabi işler iyice kızıştı
beni savunanlar bağırıyor, yanlış anlamıştır diyenler bağırıyor, ev ev diye
kıçını yırtanlar bağırıyor, elinde telefon birilerini arayan şoför bağırıyor.
Biri elime su veriyor sakin ol geçti diyor. Ne sakinliği ne suyu ya. Sakın bana
kafan güzeldir yanlış anlamışsınızdır demeyin. Ağzıma bir şey sürmedim.
Antibiyotik kullanıyordum. Beni suçluymuşum gibi hissettirenler birde nerden
çıktığımı bilseler kesin polise adamı değil beni verirler.
Emniyet Allahtan yakındı geldiler hemen. Bu seferde polis
başladı ne oldu, yanlış anlama olmasın, gören var mı falan demeye. Ayak üstü
polis milleti sorguladı. Tabi kimse görmedim falan dedi, kadının biri kızı
rahatsız ediyordu uyardı falan dedi ama polis hala anlaşın dağılın modunda. Ben
çemkirince polis emniyete götürmeye karar verdi ama kimse şahit falan gelmek
istemiyor, polis de anlaşırlar olay hallolur modunda. Bu beni savunan ablanın
telefonu aldılar arabaya geçin dediler. Tutup birde bu adamla beni arka koltuğa
buyur ediyorlar. Yeminle gelmiş geçmiş en mal insanlar beni buluyor. Lan adam
beni taciz etti diyorum bunlar yan yana oturtmaya kalkıyor. Oturmam diye
tutturunca beni öne oturttular.
Emniyette şikayetçi olacağım deyince başladılar ifademi almaya ama adam ben bir
şey yapmadım, gördünüz otobüsün halini kalabalık bayan yanlış anladı diyor.
Polis zaten serbest bırakırlar, kalabalıktı yanlış anlamışsınızdır diyor. Lan
nasıl bir adalet bu anlamadım. Benden taraf olmaları gerekirken herkes yanlış
anlamaya takmış. Tabi ben polise çemkirince onlar iyice adamdan taraf oldu
şikayetten vazgeç moduna girdi. Anlaşmalıymışız. Oldu bir sapık daha cezasız
kalsın. Ama olan şu sinirleri bozuldu, kendimden şüphe ettim ve resmen utandım.
Sanki utanmam gerekiyor sebep benmişim gibi hissettim, hissettirildim. Kaç
şikayet varmış, yanlış anlaşılmaymış, kadın milleti bit pire deve diye
gevelerken bunlar aklıma dayım geldi. Ben dayımı arayacağım şikayetçiyim dedim
uzaklaştım ayak üstü ifade aldıkları yerden. “dayı karakoldayım” dedim bana “ne
yaptın” dedi. Sanki on günde bir dayı
karakoldayım diye onu arıyorum. O da öyle deyince bir anda ağlamaya başladım.
Sabahtan beri nasıl ağlamadım bilmiyorum, ama daha fazla dayanamadım. Bu kez
dayım panikledi bir şey mi oldu falan diye soruyor ama ağlamaktan doğru düzgün
konuşamadım. Kadın memurun biri aldı bir yere oturttu ama elimde telefon
ağlıyorum. Kadın ağlama dedikçe ben daha çok ağlıyorum. Dayıma ağlaya ağlaya
anlattım “nerdesin” dedi, sonra “birazdan arayacağım” dedi kapattı. Tekrar
arayınca söylediğim ilk gelen şey babamlara söyleme neden bilmiyorum ama çok
utandım. Babam öğrenirse kıyameti koparacak biliyorum. Benim için korkacak.
Üzülecek. Olmaz falan dedi ama çok ağlayınca kabul etti. Sonrada başımda iki
komiser bitti. Dayımın akademiden mi ne arkadaşıymış biri ne. Anlattım
olanları, polislerin bana nasıl davrandığını da. Adam bu polislere bağırınca
olur mu komiserim ifadesini aldık zaten, hanımefendi yanlış anladı, biz hanım
efendi ağlayınca anladık durumun ciddi olduğunu, müdahale ediyorduk zaten.
Sanki iki saattir onlar değildi vazgeçmem için dil döken kadın milleti diyen.
Her mağdurun ağlaması mı gerekiyor siz harekete geçin diye. Ağlamayınca doğru
söylemiyor mu oluyoruz?
Saatlerce ifadeymiş
bilmem neymiş uğraştım. Anneme Nilkuşu`na uğradım diye mesaj attım. Sonra şu
dayımın arkadaşı olan komiser eve bıraktı. Bir şey olursa dayımı arar haber
verirlermiş. Savcı mavcı bir şeyler dedi ama beynim pek yerinde değildi. Büyük
ihtimal serbest kalırmış ama savcıyla konuşacakmış bilmem ne. Ben bok gibi
hissediyorum. Olaydan çok insanların tavrı mı canımı bu kadar yaktı bilmiyorum.
Kimseye anlatamadım eve gelince de yorgunum dedim yattım. Annemle babam üzülsün
istemiyorum ya da kimse bilsin. O yüzden annemlerin yanında salak salak
gülüyorum. Sınava gitmedim gidecek halim yoktu. Dün ilk defa internete girdim,
telefonlara bakmıyorum. Kimseyi görmek istemiyorum, evden de çıkmak
istemiyorum. Bir daha toplu taşıma aracı kullanmak istemiyorum. İnsanlardan da
genel olarak nefret ediyorum. Sapık zihinlerden de, göz yumanlardan da. Size
dayım olmasaydı ne olacağını söyleyeyim mi? Adam yerine koymayacaklardı. Çünkü
onlar için fazladan dosya ve sıradanım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)