Toplaşın anlatacaklarım var. Uzun zamandır yazmıyorum ama
buraya yazdıkça kendimi bir gazlıyordum hani. Fare ben aslan oluyordum. Aslan
gölgesiyle kaplan indirmeye gidince Joker böyle yaptı şöyle dedi diye ağlıyorum
buralarda. Geri kalanlar için iki yazı öncesinin yolunu gösteriyorum tabi merak
edene. Derdinden tasandan bıktım diyene de hak veriyorum ben bile bıktım. Bir
hafta düşün dedi bir kerecik aramadı domuz. Seni özler dayanamaz arar o,
pişmandır nasıl affettireceğini düşünüyordur kendini diye kendimi gazladım durdum. Ben kaşıkçı
elması çünkü, Frodo`nun taşırken ölüp ölüp dirildiği yüzüğüm çünkü. Bir elimle
gazlayıp bir elimle kendimi avutmaya çalışınca işlemcim arıza verdi. Her kadının
yapacağı gibi soluğu kuaförde aldım. Sırf Joker istemediği için üç yıldır saçımı
istediğim gibi kestirmeyip ortalıkta Kezban Kezban geziyordum. Sonunda blog headerındaki
hatun kadar kestirdim. Joker dizimin dibinde olmayınca bende etrafımla
ilgilenmeyi bıraktım kendimle ilgilenmeye başladım. Gidip bir iki kursa
başladım. Yapmak istediğim ne varsa yaşlanmadan, emekli olmadan yapmam
gerektiğine karar verdim. Sağlık problemleriyle uğraşacağım yaşta hayattan
nasıl keyif alabilirim ki hem. Kendimi kabullenme evresine geçtim. Yıllardır
bariz ortada olan disleksimle bile barıştım. İnkarı bırakıp gittim doktora
yaptırdım testlerimi mis gibi. Sonra
şunu fark ettim ben sigortamın ödendiği haftada resmiyette 40 saat olup
gerçekte 5685961 olan, bir binanın içine tıkıştırıldığım işler olmadan da para
kazanıyorum. Ve kendi işimi kurmaya karar verdim. Gittim biri iki girişimcilik
kitabı falan da aldım şu sıra şirket nasıl kurulur fikir nasıl pazarlanır
evrelerini halletmeye çalışıyorum. Kendi markam olsun istiyorum. Ama arada iş
görüşmelerine de gidiyorum. Hep insanların beklentisini anlamak hem de şartlarımı
kabul edece kadar deli biri var mı diye görmek için. Kendim iyi olmadan ne ona
ne ilişkimize faydam olacağı kafama dank etti sonunda. Tam 20 aramadı beni
bende onu aramadım ki doğal olarak ayrıldığımızı bile düşünmeye başladım. Yalan
söyleyemem özledim deli gibi özledim yaptığım bir çok şey için pişman oldum,
böyle bitmesini istemediğimi daha iyi anladım. Akbabalar ciğerimi didik didik yiyor
gibi hissettim. Telefonda adını görünce collatz problemi ispatını yapmış kadar
mutlu oldum. Ama hayvanın söylediği ilk şey “Saçını niye kestirdin?” Lan adam
benle yirmi gündür konuşmuyorsun tek derdin üç beş santim kıl tüy mü? Neymiş
uzun saçımı seviyormuş ona söylemeden niye kestirmişim. Benim saçım benim
bedenim. Bizimkilerden duymuş ona ayrı bozulmuş. Aradı sordu halimi ben
söylemedim sanki. Tuttum çenemi görüşene kadar. Görünce onun ağzına lağım
çukuru muamelesi yapacağım diye evden çıktım ama onu görünce yüzünü bakışını
hepsi gitti. İlişkide karşı tarafın aklından geçenleri bilemiyorsun. Her şeyi
konuşuyoruz saklamıyoruz diyordum ama birbirimize karşı hissettiklerimizi
saklıyormuşuz en çokta. Bu adamın ağzından beni sevdiğini bir kez duydum ona
onu sevdiğimi hiç söylemedim. Bazen davranışlar yeterli değil, söze dökülünce
ayaklanıyor. Duyarsız davrandım, bir adım geri durdum incinmemek için ama
sanırım şimdi anlıyorum yaşamda her duyguyu tıka basa korkmadan yaşamak lazım.