31 Ağustos 2015 Pazartesi

oturdum düşündüm bende


İnsanları haklı olduklarında dinlemek istemiyorum. Kimse hatalarının yüzüne vurulmasını istemez. İsteyen varsa da ben o erdemli insanlardan değilim. Hatalı olduğumu fark ettiğimde oturduğum yerden nefret ediyorum. Kim hataları önüne servis edilsin ister ki. Birde fark edince işin yoksa düzelt. Bu seferki hatam hayatımı paylaşmayı bilmemem. Bazı şeylerin saklamakla yalan söylemenin arasında ki ince çizgiyi fark edememem.  Geri kalan ise bahtsızlığım. Yanlış yerde çalan telefonlar. Her ne kadar boynuzu kafama, tekmeyi götüme yesem de, işim düşünce gururu bırakıp hiçbir şey olmamış gibi Bay B` yi aradım. Sanki adam en başından beri kalbimin hızlı çarpmasına sebep olan adam değil de, bir arkadaşımmış gibi aradım. Ne yapayım işime yarıyor. Mırın kırın edip salak salak gurur yapamazdım. Dünya o kadar masum değil. Evet insanlar işime yarıyorsa atılan kazığı unutuyorum, çünkü gün kurtarıyor. Kaldı ki bu kez kendi pis emellerim için kullanmadım. Çocukta geri çevirmedi yardım etti işte. Ve ben tüm bunlar olurken Joker`e hiçbir şey danışmadım, hatta paylaşmadım bile. O iki gün boyunca evet itiraf ediyorum ne aradım ne sordum aklıma gelmedi. Beynim fazlaca meşguldüm ne yapayım. Öyle sürekli telefonda konuşan tipler de değiliz yadırgamadım durumu. Yoksa cidden Bay B ile ilgili bir durum değil. Ama Joker`le otururken onun araması sanki arkasından iş çeviriyormuşum gibi oldu. İlk günden veri B`den hoşlanmıyor biliyorum. En baştan beri adam hakkında tek iyi lafta etmeyip gıcıktı ama yaptığı şeyi sağ olsun dedikoducu arkadaşlarım yetiştirince bana daha çok acımıştı. Onun beni böyle rahatça araması, benim konuşmamda adamı köpürttü diyebilirim. Dünyanın en rahat adamı gitti, testislerine vurulmuş köpek geldi. Evet, o kadar çok sinirlendi. Hatta ben olayları anlatınca daha çok sinirlendi. Gururum yok muymuş onu nasıl aramışım. Ona sormak aklıma gelmezken B nasıl gelirmiş. Arkasından iş çevirmişim. Asıl ilginç olan o bir torba dolusu laf ederken kendimi suçlu hissetmiş olmalıyım ki gıkım çıkmadı. Ben, bana bağırılmasına katlanamayıp öfkeden gözü dönen benden gık çıkmadı. Ne kadar haklı ne kadar haksız bilmiyorum ama gelmedi işte. Etrafı ile çok ilgilenen biri değilken bana yardım edebileceğini düşünmedim. İster ön yargı desin ister umursamamazlık ama durum bu. Düşüncesizlik ettim ama kalbimin kırılmasını ya da bu sözleri hak etmedim bence. En kötüsü de kırdığının bile farkında değil. 

tüm sorun erkek olmamam


Huzurumun üzerine Bay B düştü. Aramaz aramaz Joker yanımdayken arayacağı tutar. Tabi ben Joker`e hiçbir şey anlatmamış olunca karpuzu kafamda patlatmış oldum. Hiç mi aklına gelmedi derseniz, gelmedi. Sürekli telefonla görüşen tipler olmadığımızdan iki gün boyunca onu aramam ya da beni aramaması garip bile gelmedi. Evet biliyorum, dünyanın en muhteşem ilişkisi değil. Ama cidden rahattı. Ta ki Bay B çocuğa hediye almak için görüşmek isteyene ve ben Joker yanımdayken “Tabi olur” diyene kadar.  Joker artık bildiğim Joker değildi. O artık yuvasına saldıran canlıları öldürmeye çalışan dişi aslan, o artık kırmızıyı gören boğa, rahatı bozulmuş intikamcı kargaydı. Joker köpürünce tabi ben kuzu kuzu reddettim. Meğer adamı sinirlendirmek lazımmış. Dayısını aradı, Matematikçiden bahsetti burs verilmesi gerekiyor dedi, tamam dedi, hesap numarası verdi kapattı. Neymiş B`nin aradığı adamı da boş verecekmişim, dayısı halledecekmiş. Yardım severliği gözlerimi yaşartsa da aklımdan geçen “Kızım servis parasını çıkardın, bak şimdi harçlıkta çıktı. Çocukta çalışmaz artık. Şanslısın.” İdi. Bilseydi baştan söylerdim ama nerden bilebilirim ki adamın bu kadar iş bitirici olabildiğini. Off tamam adamın sayısının Antalya`da oteli varmış. Anasıda ortakmış. Ben açıkçası bu derece zengin olduklarını bilmiyordum. Oturup onun araştırmasını mı yapacaktım. Ben bu adamı stalklamadım bile  ki evet hoşlandığım adamların tc`sini geçin nüfus cüzdanı seri nosunu bile buluyorum. Yine dağıldım dimi? Söylediği sözler hoş olmasa da, hatta ağır laflar etse de gıkımı çıkarmadım. Off bir de aptal gibi Joker bizimkini alıp alışverişe çıkınca yine yumuşadım. Yoksa dedikleri yutulacak cinsten değildi hani. Çocuğu en son karşılaştıklarındaki hoş olmayan davranışı yüzünden suçluluk duyuyor olsa gerek nasıl ilgilendi görmeniz gerek. Ama en önemlisi bunu yaparken bir an olsun onun gururunu incitmedi. Of zaten ikisi de Beşiktaşlı bir başladılar konuşmaya beni unuttular. Saha yapılınca maça götürme sözü verdiğinde Matematikçi adama aşık oldu, bunu gözlerinde gördüm. Benim beğendim dediklerimi değil de Jokerin beğendiklerini beğendi hep. Ahh ahh erkek milleti nankör işte. Zaten Matematikçi benden çok Uyuz`un lafını dinliyor. Tek sorunum testislerimin olmaması mı yani?

Kendime Not : Öfkeyle söylenen sözler gerçeği yansıtmaz. Hem herkes sinirlenince kötü şeyler söyler. Üzülme.


29 Ağustos 2015 Cumartesi

azıcık aklımı kullandım


Olay kesinlikle benimle alakalı değil. Eğer olsaydı arayıp yardım istemezdim. Bu kadar önemli bir konuda da gurur yapacak kadar salak değilim. Bir kaç yardım vakfına üyeyim, gönüllü olarak yardım ederim. Birinde bir yaz tatilim boyunca çalıştım. İnsanlara tek para ile yardım edilebileceğine inanmam. Zaten öyle yardım edebilecek kadar paramda yok. Ama bu vakıflar sayesinde oldu. Biraz karılık istemek gibi oldu ama yardımlarıma karşılık yardım istedim. Birisi annesine düzeni iş verebileceğini söyledi ki bu çok önemli. Çünkü ne yazık ki sigortaları falan yok. Bir kurumda-toçev- ilk okula giden kardeşlerine yardım etmeyi kabul etti. Para yerine okul malzemesi, giysi falan veriyorlar ki aslında bana daha mantıklı gözüküyor. Bizimkini de yarı yolda bırakmayacak birine ihtiyacım vardı bende Bay B`ye aradım. Adam Lions üyesi, o bulamazsa kimse bulamaz dedim, İki gün önce onu aradım, durumu anlattım. Burs verebilecek birini buldu. Lise sona kadar burs vermeyi kabul etti. Üniversite kazanması halinde vermeye de devam edecekmiş. Hayatımda bu kadar sevindim başka bir an yok. Ve bir insanın mutluluğunu görmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu unutmuşum. Şuan tüm dertlerim sıkıntılarım o kadar boş gözüküyor ki. Bilgiçlik taslamak için söylemiyorum ama herkes bir şekilde birilerine yardım edebilir zor değil. İlla cebinizden parada çıkmak zorunda değil. Ne bilim birine ders verirsiniz, biriyle ilgilenebilirsiniz bu o insanın hayatını değiştirmesek de hayatına dokunmak demek. 

İlgilenen arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Sıkıntımı dinlemekle kalmayıp resmen yardım elinizi de uzattınız, cidden çok sevindim.

27 Ağustos 2015 Perşembe

aman para dediğin nedir ki elimin kiri


Çocuk okutmak zor. Okul için servis parası lazım. Servis olmasa paso aylık yaptırmalı. Kılık kıyafet var, beden eğitimi için kıyafet lazım. E bir ayakkabıda artı oraya. Kantin masrafından bahsetmiyorum bile. İyi ki kullanılmayan kitaplar bedava. Gerçi o bedava olsa ne olacak, ilk yıl yabancı dil kitabı için cüzdanından bir kaç yüzlük istiyorlar. İlk yıldan sonra da devam ediyorlar. Benim zamanımda 150 200 veriyorduk. Okula kayıt içinde para lazım, okul aile birliğine ağlayacağım yapacak bir şey yok. Defter işi var ama onu saymıyorum bile, bir şekilde halledilir. Asıl problem yol ve sürekli verilmesi gereken cep harçlığı. Tabi kılık kıyafete de bir ara el atmak lazım. Okul gezileri ikinci dönemim işidir diye düşünüyorum. Tanışmadan başlamazlar o işe herhalde. Çocuk yaptım da boyum kadar büyüttüm gibi hissediyorum. Matematikçi`den bahsediyorum. İyi bir lise kazandı şimdi yok orası uzak gitmesi sorun yok tam gün ne zaman çalışacağı diyor. Ya onun o yaşta çalışmak zorunda olması ayrı acı verirken birde bunlar yüzünden geleceğini yakmaya kalkması ayrı acı veriyor. Evin yakınlarındaki meslek lisesine gidermiş. Yaptırmadım ikinci tercih falan yaptırmadım, üçüncü dördüncü kaç hak verirlerse versinler yaptırmayacağım. O kadar çalıştı, dershaneye gitmeden gecesine gündüzüne kattı. Lan her hafta sonu için Uyuz kalktı geldi.Boş bulduğum her dakika ona ders anlattım. Kaldı ki bu yıl yoğunluktan ölüyordum. O emeğini çöpe atmaya razı ise de ben değilim. Annesine yazık be. Kadın her gün temizliğe gidiyor. İşe yaramaz boktan babasına rağmen ayakta durmaya çalışıyorlar. Kadın nasıl gurur duydu. İzin vermem. Benim gözümde hala gözüne uhu kaçtı diye ağlayan elleri boyalı küçük çocuk. İdealist fedakar ayaklarını ona yediririm yine de izin vermem. Sadece lanet olası parayı bulmam gerekiyor. Off keşke yan gelip yatacağıma iş arasaydım. O zaman çoktan iki aylık maaşım olurdu. Köşeye attığım para hem bana ona yetmez, annemlerden istemem imkansız. Bursa`daki evin borçları, Sidikli`nin yurt, Uyuz`un ev masrafları var. E İstanbul gibi bir yerde yaşıyorken adam zaten anca topluyor. Burs veren yerler lise olunca vermiyor. Bazısı ilk okul diyor bazısı kız çocuk diyor pof. Bir yol bulmam lazım en acil tarafından. Ya en iyi banka soyayım ben.



26 Ağustos 2015 Çarşamba

klozette selfie de modaymış


Millet olarak işemeyi bir türlü öğrenemedik. Daha doğrusu nereye işememiz gerektiğini öğrenemedik. Bu baya da eskiye dayanıyor hani. Mesela Osmanlı zamanında cami duvarına işemek cezalandırılıyordu. Şimdi bunun yasama kısmı var mı bilmem ama bence duvar neyin duvarı olursa olsun işenmesi yasak olsun. Dün AvukatKız`ın mezuniyet töreni vardı. Tabi ki unuttum. Unutmakla da kalmayıp kız nerdesin diye aradığında sinemadaydım ama yoldayım trafik var dedim. Film arasında çıktım en hızlı gidebilecek toplu taşımaları tercih edip en son olarak da tramvaya bindim. Tam Aksaray`da köprünün altında bir adamın duvarın dibine işerken gördüm. Beş metre ilerisinde insanlar karşıdan karşıya geçiyor. adam çalının arkasına girdi diye sanırım kendini görünmez hissetti. Tramvayın orda yavaşlaması sebebiyle adamanın donu topladığı kısma kadar yetiştim. Adamdaki rahatlıkta beni benden aldı hani. sanki evinin banyosundan çıkar gibi gayet rahat yoluna devam etti. öyle giyimi sokakta yaşayan bir tipte değil. Baya gömlek, ütülü pantolonlu bir tip. Hayır yani biz alışıktık balkondan çöp kutusuna kadar basketbol oynamaya çalışan insanlarken ben daha fazlasını kaldıramam diyordum. Gerçi bize laf ediyorum ama sanki dışarda durum farklı. Birkaç yıl önce o Kesha isimli nadide ünlümüzün sıkışan trafikte sokağa sıçarken mi  işerken mi ne görüntüsü var. Birde kendi paylaşmıştı, al bak bende işiyorum dercesine. Anladığım şu, ister dünyaca tanınmış şarkıcı ol ister pos bıyıklı dayı dışarı sıçmaya meraklıysa hiçbir şey onu durduramıyor.

Not : Dün demişim ama saat çoktan on ikiyi geçmiş.

22 Ağustos 2015 Cumartesi

gelecekte bunu millete caka satmak için kullanabilirim


Kafamı kuma gömmek istiyorum. Deve kuşu misali. Hatta o koca kıçımın dışarda kalması bile umurumda değil. Neden hep utanç verici olaylar benim başıma geliyor. Azıcık kışkırttığım doğru ama hepsi benim kışkırtıcı aklım yüzünden olmuyor. Herkesin bir listesi vardır ya hani ölmeden önce yapılacakları türden, ondan bende de var. Aklı başında pek maddesi olmasa da bunlardan biri tanımadığın birine kağıda yazıp numaranı vermek vardı. Bunu yaptım ama listede olduğu için değil çocuk çok yakışıklı olduğu için yaptım. Aramadı. Her ne kadar sonraki karşılaşmamızda aradığını iddia edip, kendi numarasını vermiş olsa da. Lan millet yapınca ve aranmayınca bir daha hiç karşılaşmıyor, ben yapınca bir anda yörüngeme giren etrafta dolanıp duran salak bir gezegen oluyorlar. Ay çocuğun peşimde koştuğu yok, sadece tesadüflerin boku çıkıyor. O günden sonra defalarca karşılaştık. Otobüste, yolda, oturduğum bir yerde hatta ve hatta bakkalda bile. En son AvukatKız ve Edebiyatçı`nın bozuk moralini anlattığımda ballandıra ballandır çocuğu anlattığımda Edebiyatçı`nın arkadaşı çıkması ise işin bokunu çıkardı. Çocuğun instagram profilini gördükten sonra o salak numarayı aramadığım için pişman olmuşken, çocuğun 2014 bestmodel yarışmasına katıldığı fotoğrafı gördüğümde bir anda aydınlandım. Adamın beni neden aramadığı çok açık değil mi? Ben onun yerinde olsam ayna karşısına geçer bir tek kendimi izlerdim. Onun yerinde olsam benim gibi fanilere numaramı da vermezdim. Maazallah Hollywood kapıları o surata açılınca yakasını bırakmazlar falan. İyi ki aramamışım onu bir salaklık yapıp. Çok büyük oynamışım meğer ben, onu da anlamış oldum. 

21 Ağustos 2015 Cuma

mini mini bir kuş dondu


Öyle parlak bir aşk hayatım yok. Aslına bakarsanız acınası. Cidden hoşlandığım iki adam tarafından keriz yerine kondum. Bu her kıza nasip olmaz. Hadi bir tanesinde olsun ikincisinde kız filmlerde olduğu gibi bir değişim geçirir. Artık güçlü, vazgeçilmez ve sert olur. Sonra tabi ki hayatının aşkı çıkar vs. Bizde mutlu son için izleriz. Bende de olur sandım olmadı. Zaten mutlu son bir tek filmlerde oluyor. Mutlular diye bitiyor, unutmuşum. Bende ise ikinci defa keriz yerine kondum. Hâlbuki ben baya baya hoşlanıyordum. Böyle içim kıpırdamıştı. Tam ergenlik cümle ama bu yani. İster hormon de ister kelebek, börtü böcek. Sonra elimi eteğimi çektim. E mantıklı olan bu. Demek ki benim kumarda kazanmam lazımdır. Gerçi onu denemedim poker,21 oynamayı bilmiyorum. Öğrenirsem neden olmasın. Las Vegas masaları beni beklerdi. Sonra annemin çöpçatan arkadaşları fırladı her yerden. Ezikçe ama gittim ya. Bana münasip görülen kısmetlere baktım. Zaten sadece baktım. Hoşlanamadım. Aşk, şehvet, tutku yoktu. Biri olsa ona da tavdım. Gerçi annem şehvet ve tutku kısmını bilse kafamda tepsi patlardı. Sonra Centilmen geldi. Heh dedim umut var. Etkiledi adam beni. Ardından bunalttı. Yok gece dışarı çıkamıyorsun, yok özgür değilsin, yok annenler bla bla. Adam sanırsın prime time yerel kanal dizisi, Disney Channel gençlik dizisi kahramanı. Lan burası Türkiye. Tabi izin vermeyecekler. Burda ayda yılda bir, yalvarma ile çıkmak makbuldür. Ama nerde onda o anlayış. Sonra Joker`in iki çift sözüne kandım ben be. Eh koştun o kadar yoruldun bari bir soluklanalım dedim. Okuduğum romanlar fazla kaçtı heralde ilişki fobimi yenmek adına bağlılık olmayan, özgürlüğün olduğu bir ilişkiye girdim. Eh adamın derdi ilk sevgilim olmakken balıklama atlayamazdım. Hem ben o “Şurdayım aşkım, böceğim. Aaa sen beni sevmiyorsun. Nerdesin yanında kim var?” kızı da değildim, mantıklı geldi. Pişman mıyım derseniz hayır. Ama kedi köpek olan bizim bu kadar iyi anlaşmasını da beklemiyordum. Allah bizi 16 bölümlük yaz dizisi olmaktan korusun. Tüm bunları neden anlattın derseniz sadece ne bok yediğimin bir listesini yapmak istedim. Gayet masum hanım hanımcık bir hatunum. Zaten herkes benim bu işlerden anlamayan, odun bir hatun olduğumu düşünüyor. Ne var yani trip atıp göz süzemiyorsam. Herkes yapacak değil ya. Uzun`a göz süzdüm de ne oldu. Bay B`nin peşinden av köpeği gibi koştum da ne oldu. Söyleyeyim pır pır ederken benim börtü böcek o canlandı ellerim bomboş kaldı.

20 Ağustos 2015 Perşembe

evrenle pazarlık yapılmazmış


Bundan iki yıl önce onu en son gördüğümde ağzı açık şapşal şapşal bakan bendim. Çenemin aşağı düştüğü konusunda ciddiyim hem de. Bir önceki seferinde “Dedikoducu” diye bana seslendiğinde kalp atışlarımın at yarışında koşan zavallı at gibi olduğunu söylemeden ise geçemem. Ne zaman vaz geçsem ondan karşıma çıkmasına alışmıştım ben. Zaten birinden gerçekten hoşlanınca da karşıma çıktı bir şekilde. Hatta başka birini aklımdan geçirdiğimde bile. Gerçi Centilmen`de karşıma çıkmamıştı, şeytanın bacağını kırdım diye düşünüyordum. Ama anlaşılan bu her zamanki gibi evrenin benimle dalga geçme şekliymiş. Bu kez fark ettiğim ise kalbi yarış atı gibi atmadı. Duygularımı sırf kendime karşı biraz dürüst olabilmek için mikroskopta inceledim. Hissettiğim şeyler sırasıyla, şaşkınlık, endişe ve de öfke. Karşımda görmeyi beklemiyordum ama aklıma ilk gelenin bizimkiler duyarsa ne olacak endişesi daha şaşırtıcıydı. Gerçek anlama hoşlandığım ilk adam karşımdaydı ve tek derdim ne olur kimse bilmesin , öğrenmesindi. Öfke ise “Naber dedikoducu” diye seslendiğinde yerini buldu. Bir zamanlar dedikoducu demesinden hoşlanmasam bile sırf bana öyle seslendiği için seviniyordum. Ne salakmışım ben ya. Ayrıca öyle demesini de hiç hak etmiyorum. İki yıldır hiç görmediğim bir arkadaşı görünce azıcık eski tanıdıklardan bahsetmek bence dedikoduya girmez. Sadece bahsetmek sayılır. Dedikodu bile olsa insanların içinde öyle demesi bence hiç hoş da değil. Resmen fişliyor beni it. Bizimkiler bu tavrın ne diye sormayacak olsalar ya o ya ben bile derimde, şimdilik elimden gelen sadece kimse öğrenmesin diye evrenle pazarlık yapmak. 

18 Ağustos 2015 Salı

sarışın olmayan aptal sarışın


Biz okulu bitirmek için uğraşırken millet kendine şirket açtı. Sonuç o kıl payı ortalamayla mezun oldu ama oldu. Ben iyi bir ortalamayla mezun oldum ama sadece oldum. O şömineye para atıyor ben köşeye attıklarım yan gelip yatarken bitmesin diye dualar okuyorum. Millette akıl varmış hani. Adam bakanlıklarla şöyle baba şirketlerle iş yapıyor. Bilgisayarcı ile yanlış yolda ilerlediğimize karar vermiş olsak da o yüksek lisansa başlayıp Araştırma görevlisi olmayı da garantiledi. Bense hala ne yapmam konusunda düşünüyorum. Evet hala. Sonuçta bu geleceğim hemen karar vermemek lazım. Yalan tamam yalan. Yan gelip yatmak alışkanlık yaptı iş başvurusunda bile bulunmuyorum. Ama Pazar günü ayağıma kadar geldi. Üniversiteden arkadaşlarımla buluştuk. Çarşamba günlerimize dahil olmayanlarda geldi. Bunlardan biri bahsettiğim çocuktu. Çocuk resmen köşeyi dönmüş. Bana da iş teklifinde bulundu. Yanına iş bağlayabilecek biri lazımmış ve o benmişim. Ciddiye almadım çünkü onun şakası da ciddidir. İnanmadığımı görünce ciddi olduğunu defalarca söyledi. Yaptığım en iyi şeylerden biri salağa yatmaktır. Okulda bir çok kişi bu kız anca eğlen gül modunda dersle ilgisi yok dese de okul dışında deli gibi çalıştığımı siz biliyorsunuz. Yani iş manasında. Gerçi derslerim de iyidir benim. Ne kadar son gece çalışsam da bir şekilde kıvırırım. Allah vergisi der geçerim. O yüzden okulda hocalar beni ciddiye alınca millet hep şaşırır. Çünkü onların gözünde sarışın olmayan aptal sarışınımdır bilirim. Bu çocukta  birinci sınıftan beri beni böyle gören biri olduğunu gören biri olduğunda bu kız çok tehlikeli der durur. Bunu da ben ciddiye almam tabi. Neyse işte baktım bu ciddi neden ben diye sordum. Hatta bak şurda üç kişiye sor doğru adam ben değil der bile dedim. Güldü sadece. Aradan biraz vakit geçti yine alakasız bir soru ve çakallıkla milleti bu ne saçmalıyor dedirttiğimde “İşte bu yüzden. Diğerlerinin aklına bile gelmiyorken senin takıldığın yere bak.” dedi.  Aslında bunu  temel sebebi açık. Diğerleri Karadenizli değil. Şu bir gerçek ki Karadenizli adamın kafası farklı çalışıyor. Benimki de tamamen bundan sebep. Farkındayım ki bu durum tamamen kalıtsal. Onun istediği de benim beyin. İş görüşmelerine gitmem, müşterilerle görüşmemi, arkasından parasal işlerde dahil her şeyle ilgilenecek birini istiyormuş güvenilir. Bu da benmişim. Kabul edersem de şuan okuldan mezun olduğum alanda kimsenin bana vermeyeceği para teklif ediyor. Kabul etmedim. Çalışma saatlerini beğenmedim sen az çalış dedi. Kot pantolonum olmadan asla dedim, görüşmeler olmadıkça giyinme odana koy bir yedek yeter dedi. En son ben bakanlıklarla görüşemem Ankara`yı sevmiyorum dedim. Sidikli orda git gel işte dedi ama istemedim. Neden, salak mısın diye kendime sorduğumda fark ettim ki bölümü sevmeyerek de okuduğumu söylesem sevmişim. İşimi yapmak istiyorum. Üç kuruş para kazanmak için ya da ne bilim parada yüzmek için sevmediğim bilmediğim bir iş yapmak istemiyorum. Denemeden nerden bileceksin deseniz de ben o topukluları giyecek, iş bağlamak için milletin kıçını öpecek insan değilim. Böyle bir işe girince sevseniz de sevmeseniz de gülümsemek zorundasınız. Hem ben kim bakanlık kim allah aşkına. Galiba bu yüzden ben ellimde hala çalışıyorken, onlar teknelerde kendilerinden 30 yaş küçük sevgilileriyle hayatın tadını çıkarıyor olacaklar.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

yinede çocuktu o


Cevizin kabuğu kötü gözüküyor. Mesela biri bana onun içindeki yeniyo güzel demese hayatta içini açıp kırıp yemem. Aklıma bile gelmez. Çünkü kahverengi, buruşuk gibi duran, sert kötü görünüşlü bir şey. Allahtan birinin aklına içine bakmak gelmiş. Bizim toplumda aslında aynen benim cevizin içine bakmayacak olan beynim gibi düşünüyor. Dışın iyi değilse açıp içini bakmaz. seni sen yapan giysilerindir. Bizim toplum çünkü kılık kıyafete takık, gösterişçi bir görüş edindi gidiyor. Eskiyi bilmem ama benim çocukluğumdan beri böyle. Ne kadar inkar etsekte hepimiz yapıyoruz. Kabul etmesekte yapıyoruz. Sorsam şimdi herkes aman ben öyle hiç yapmam der. İşin pratiğinde ise öyle değil. Sen yapmıyorsan bile yanındaki insan yapıyor olabilir. Çevir kafanı bak. Ben çevirdim. Jokerle kahve içtik, caddede trafik kitli diye on dakikalık yol yürürüm arabayla uğraşmasın dedim eşlik etti. Yolda yürürken biri sol tarafımdan yaklaşıp sarıldı. Konuşmaya dalan bense bir anda irkildim ister istemez. Ancak asıl tepki Jokerden geldi. Çocuğun kolundan tuttuğu gibi yere fırlattı resmen. Bir yandan da bağrıyor "Ne yapıyorsun sen lan!" diye. İttiği kişi boyacı bir çocuk yerine şöyle moda dergisinden çıkmış gibi annesi tarafından giyindirilen bir çocuk olsa eminim öyle yapmazdı. Ama üzerine boya bulaşan çocuk ise tehlikeli uzak durulmalı. Kim olduğunu anladığımda beynimi çıkarıp, sıcak suda haşladıktan sonra kavanoza koyup ters çevirmişler gibi hissettim. Matematikçi benim üç dört yıl önce tanıştığım bir çocuk. Ayakkabı boyuyor. Bu sene liseye geçecek. TEOG açıklanmış ve benim altın çocuğum baya iyi bir liseyi kazanmış. Beni de görünce koşturup haber vermek istemiş ama sonunda kendini yerde buldu. Öfkeden resmen kudurdum. Matematikçi birde çok cılız bir çocuk öyle küt diye yere düşürülünce resmen içim cız etti. Ve kendime kızdım ona kızdım. Ya cidden Joker bu kadar şekilci idi de ben mi göremedim. Etrafta dünya yansa umurumda olmaz diye dolaştığını biliyorum ama bazı şeyleri sorgulamadan duramıyorum işte. Özür diledi refleksti diyor ama yinede çocuktu o.

12 Ağustos 2015 Çarşamba

bir de güne giderlerse olurlar


Bir arkadaşım vardı lisede tüm hayali yılbaşı ikramiyesini kazandıktan sonra Serdar Ortaç`ı çağırıp dizinin dibinde konser verdirecekti. Onun sayesinde uzun süre Serdar Ortaç ve Demet Akalın`a mağruz kaldım. Liseden sonrada hiç dinlemedim. Eski şarkılara hakimimdir ama. Mesela bugün “Hayat beni neden yoruyosuuuun” dedim durdum. Acıklı acıklı bir Tatlıses gibi söyledim içimden. Adımı Bahtsız Lady olarak değiştirsem çok güzel olur. Bu bahtsızım sızlanmalarının sebebini merak etmeseniz de ben anlatacağım. Çarşamba günleri dersten sonra basketbol oynuyorduk. Tüm hafta boyunca en eğlendiğim vakitler diyebilirim. Şanslıydım ki küçük basketbol kaçamağımızı yaptığımız grup İstanbul`da yaşıyor. Bizde her şeye rağmen devam ettik. Ramazana bile direndik. İftardan sonra toplandık basketbolumuzu oynadık. Bazen eksik kaldık, iş yorgunu olan arkadaşlar yüzünden ya da tatile şuna buna giden oldu. Ama biz altılıdan hep dördü yakaladık. Azmettik ve başardık. Tatilden dönmek bilmeyen ben uzun zaman eksem de döner dönmez kendimi onlarla buldum. Bulunmaz Hint kumaşı sanıyordum kendimi ama yerimi doldurmuşlar ve söyleme zahmetine bile göstermemişler. Sırtımdan bıçaklanmamın acısı geçmeden, birde şehir elektriğine maruz kaldım. Şehir elektriğimin adı da Bay Uzun. Asistanla basketbol takımında oldukları için baya sıkı fıkılardı ama yüksek lisans iş derken öyle hiç görmemiştim iki yıldır. Ama arada Asistandan ne yaptığını duyduğum olurdu.  Ama Bilgisayarcı dışında kimse bilmediğinden detay soramıyordum tabi. Anlasınlar bilsinler istemedim. Şimdiyse adam bizim basketbol günümüze dahil olmuş resmen. Kocaman adamsın, yaşın almış başını gitmiş, ne işin var çoluk çocukla. Neymiş biz kızlar bayramdı tatildi gelmemişiz, Asistanda Forvetle tek kaldı diye birilerini dahil etmişler. Uzun`la Asistanın evi çok yakınmış, sık sık birlikte basketbol oynamaya başlamışlar. Iyy salaklar. Ne bok yemeye böyle vıcık vıcık bir ilişki içine girdiler ki. Akşam oturmalarına da gidiyorlardır bunlar kesin. Umarım o salak Uzun azından bir şey kaçırmaz koca çenesini kapalı tutar. Çünkü ben bizimkilere hiçbir şey anlatmadım ve onlar arkasından dedikodu yaparken sesimi çıkarmadım. Şimdi öğrenirlerse kesin bozulurlar. 

10 Ağustos 2015 Pazartesi

bakın biz ne kadar mutluyuz


Toplumumuzun bazı gerçekleri var. Kadın her halükarda dedikodu malzemesi. Ben kimseden duymadım erkeğin faişesinden bahsedilip kınanırken. Kadın içinse söylenen çok şey duydum. Kaldı ki bunu daha ziyade bir kadından duyduk. Hiçbir kadın yoktur ki hemcinsine en basitinden kaşar demesin. Ben dedim. Bunu nefret ettiğim birine kızdığım zamanda dedim, açıkçası gülüp eğlenirken Munzur bir tavrından dolayı kız kardeşime ya da bizim kızlara da dedim. Ama demeyle deme arasında fark var. Buralara nerden geldiniz derseniz Sidikli`den. Şu araba projesi yüzünden gittiğinden beri annemle çatışma halindeler. Sevgilisi ile çektirdiği fotoğrafları instagrama koyduğunu annem fark edince ise işler iyice çığırından çıktı. Annem sevgilisi ile çektirdiği fotoğrafları sosyal medyada yayınlamamasını istedi. Sebep olarak da ilerde ayrılmaları, hayatına yeni insanların girmesi halinde görenlerin dedikodu yapma potansiyellerini öne sürdü. Sidiklinin annemi geri kafalılıkla suçlamasıyla son buldu. Olaya karışmak istemeyen ben ise sonunda bulaşmış oldum. Yaptığım sadece annemi de anlamaktı. Toplumun garip huylarına kadına olan baskısının farkındayım. Dur denmesi gerektiğini de düşünüyorum ama bir gerçek var ki annemde bizi korumaya alışıyor. Tüm o laflardan. İstediği sadece bir iki fotoğrafı kaldırmasıyken bu şekilde kız kardeşim dahi olsa suçlanmasını doğru bulmuyorum. Kaldı ki oturup uzlaşmak yerine neden kavga edelim ki. İki gün sonra Sidikli kendisi kafaya takıyor şunu dediler bunu dediler diye. Hayır annem ya öyle düşüncesiz geri kafalı biride değil. Sadece insanları biliyor işte ve yıpranmamızı istemiyor. Sidikli`de haklı. Sustukça insanın üstüne daha çok gidiyorlar ama bu anneme dediklerini affettirmez. Aynı kadın onun için her şeyi yapan. Ama Sidikli annemle babam görmedikleri sürece bir şey fark etmez dediği noktada işler gerildi. Ne yani annem babam görmezse istediğimiz haltı yemekte özgür müyüz? Bu özgürlükle kast ettiğim yani onlar görmüyor bilmiyor ise dünya görsün umurumuzda olmamalı mı? Ya babam ilişkisini biliyor, despot bir adam gibi ayrılacaksın görüşmeyeceksin demiyor. Gayet medeni davranıyorken bu kız bu adamı neden kandırma yoluna gidiyor. Bu bence direk arkadan iş çeviririm annemle babamı ayakta uyuturum demek ve bana göre değil. İşte Sidikli ile tartışmamız burdan çıktı. Sonra “Sen üç gündür tanıdığın adamla tatil yaptın sesimizi çıkarmadık bu arkadan iş çevirmek değil mi?” dedi. Teknik olarak Joker`le tatil falan yapmadım. Sadece olaylar spontane gelişti. Savunmam buydu ama şimdi ailemden sakladığım için üzgünüm. Ama kendi kafamda oturtamamışken söylemek ne bilim doğru gelmedi. Ama vicdan azabı ile cebelleşeceğime aileme söyleme karar verdim. Tabi İzmir`den hala bahsetmeyi düşünmeyen iki yüzlü tarafım var ama hala özelin özel kalması taraftarıyım. Ne yani davul zurna alıp herkese illa bildirmeli miyiz? Bu yediğin yemeyi çekip koymak kadar itici. 

8 Ağustos 2015 Cumartesi

iyi ki annem beni böyle yetiştirmiş


İnsanlara tahammül sürem az. Benden ev arkadaşı falan olmaz anladım. Edebiyatçı gelirken yanında liseden beri bir dakika ayrılmadığı arkadaşı Yancı`yıda getirmiş. Eyvallah dedik, başımızın üstünde yeri var dedik ama üç gün sonra ben kızı öldürme planlarına başladım. Kafama yatan yöntem havuza sokup pirana ve köpek balıklarına rica edip onu yedirtmek. Çoluk çocuğa da büyüyünce adam olmazlarsa olacakları göstermek, ibret aldırmak adına izleteceğim. Kız tuvaletini yaptıktan sonra utanmasa Edebiyatçıyı gel kıçımı sil diye çağıracak. Dışarı çıkıyoruz yoruldum oturalım, yürüyemem oturalım. Müze geziyoruz aman oturalım. İşi gücü bir cafede götünü büyütmek. Biz ortalığı topluyoruz o oturuyor. Sadece otursa neyse ama birde pasaklı. Islak mendili kullandıktan sonra halı üzerinde bırakıp gidiyor, arkada Lady toplar nasıl olsa. Klozet kapağı kapatmak gibi bir alışkanlık zaten yok. Pudrasını döksün o, elde bez Lady siler. Yatağını biri toplar, suyunu biri getirir. Kendisi küçük bir prenses ya bizler onun hizmetçisiyiz gibi davranıyor. Ya bizim evden geçtim AvukatKızın teyzesi dıdının dıdısı. Ya zaten misafirsin bir tabak kaldır dimi? Yok hiç birini yapmadı. Misafirim diye diken üstünde oturdum her gün teşekkür etmekten dillerimde tüy bitti kız sürekli mırın kırın. Teyzenin evini temizliyoruz Yancı oturdu sevgilisiyle konuşuyor. Lan bir işin ucundan tut dimi? Birde demez mi tatile geldik niye temizlik yapalım. Lan kadının evinde misafirsin zaten, bir de temizliği kadına mı yıkacaksın. Ayıp olmasın diye gram yemek yiyemedim. Sabahları plaja inerken aldığım bisküvileri tırtıkladım, dönünce yemediğim kahvaltıyı hazırladım ayıp olmasın diye. Yancı ise börekte peynir sevmem diye trip yapıp peynirlerini çıkardı. Bilemiyorum ama bana ters hani. Misafiriz lan ne o mırın kırın. Zaten kalırken rahatsızdım durumdan kız sayesinde iki kat utandım. Of birde yalan yok sabah akşam birilerinin etrafımda olması sıktı beni. Ya özel hayatın gasp ediliyor gibi. Ben arkadaşı dibime girmeden seviyorum onu anladım. Bir haftadan sonra beni geriyor. Hele ki Yancı gibi tipler ile yan yana olmak insanlardan kendimi men etme isteği uyandırıyor. Anası babası pohpohladı diye kıç silemem. 

Okuyana Not : Niye sinirini ısıttın derseniz hatun bize sizin yüzünüzden tatil boyu çalıştık elin evini temizledik denize giremedik adam gibi diye sitem eti. Lan misafirim elin evinde demiyor da yapmadığı işin sitemini ediyor. Öğle sıcağında kapıya koyacaktık seni aslında en temiz öldürme şekli olurdu.

7 Ağustos 2015 Cuma

tatil dersleri


Aman götünü kaldırıp iki gram yürüme lütfen ya. Gezmeye değil de senin basenine basen katmaya geldik zaten. Bir insan nasıl Efesi gezerken sadece taş çıkalım, oturalım, gerek yok gezmeye der. Bir insanı tatile çıkınca tanırsın derler ya, eğer sürekli yatış bekliyorsanız beni tanımayın bence. Tatilden anladığım sadece deniz kum değil benim. Gezeceksin. Gittiğin yerde bir müzeye dahi girmediysen salla gitsin. Yürümekten ayakların ağrımalı. Ama Yancı sürekli yattı. Bende en son ne haliniz var diye çemkirip Joker`in ve AvukatKızın kolundan tuttum onlardan kurtardım. Çünkü Edebiyatçı`da Yancı`ya uyup beni delirtti. Hanımlar sanki Paris sokaklarında alışverişe çıktılar. Terliyorlarmış, hava sıcakmış. Lan yaz ortasında İzmir`desin ne bekliyorsun. Götünden o ter illaki akacak. Artık kızlardan nasıl bıktıysam sürekli Joker ile takıldım. Resmen Allah beni cinayetten kurtarmak için çocuğun iznini bu tarihlere ayarlamış. Eve iki leşle dönmek istemezdim. Bu sabah döndüm ve ilk iş geçici mezuniyetimi almak oldu. Sonrada yeni bölümüme kayıt yaptırdım. Şimdi ilk defa girenler bana çemkirmesin binlerce sıra altımda bir yer yazdım. Benim için önemli olan devamsızlık olmaması ve sevebileceğim bir şeylerdi ve tam yerime denk geldim. Anahtar kilit uyumu bizimki ya. Resmen ayak üstü aşk yaşadım. Ah birde belgelerimi dolaştırırken dekan yardımcısından bir ton azar işittim. Ne işim varmış o bölümde, yüksek lisansa ne olmuş. 82 ile olmaz deyince torpilin vardı senin bizim okul zaten niye başvurmadın diye da azar işittim. Lan ne hale gelmiş be memleket. Her bokumuz torpilli olsun dimi. Bundan yıllar sonra şöminemin başında oturup aldığım oksijeni hücrelerime ulaştıramadan dışarı verdiğim zaman eminim vicdanım rahat olurdu.  

4 Ağustos 2015 Salı

75 80 85


Herkesin korkuları vardır. Hele kadınsak daha çok korkuyla yaşıyorsunuz demektir. Çorabım kaçtı mı, rujum dişime bulaştı mı, giydiklerim beni şişko gösteriyor mu? Basit şeyler ama bazen kabus oluyor. Benim en büyük korkum hayatımın aşkıyla plajda karşılaşmak. Bundan daha beter bir şey olamaz. Düşünsenize nerdeyse çıplakken karşılaşıyorsunuz. Tek merak duygusu kalmıyor tüm sürprizi kaçıyor. Ay birde ıslak saçların seksi hiçbir tarafı yok hani. Hem olayı ruh güzelliğinden çekip fiziksel boyutuna dayandırdığı noktayı hiç söylemiyorum bile. İşte Joker geldikten sonraki tek endişem bu oldu. Karnıma ağrılar saplandı. İshal olsun tuvaletten çıkamasın yanıma gelemesin diye ne dualar ettim. Ayaklarına kramplar girsin diye de çok dua ettim ama nafile. Şimdi korkun ne derseniz bilmiyorum. Özgüvensizlik ya da ne oldu sorusu olabilir? Utanmak, bilmiyorum ama evet sanırım. Yani ne bilim hoş değil. Arkadaşım olsa sadece umursamam ama şimdi çorba ilişkimizle çekindim. Soruya da cevap vermek istemedim. Herkes soruyor, o niye sormasın dimi? Meraklı insan çok. Niye sorarlar anlamıyorum. Size ne hani. İlla öğrenmek, doymak bilmeyen merakınızı gidermek zorunda mısınız? Beklediğim ”Soru sırtına ne oldu?” idi ama sormadı. Onun yerine öküz “Göğüslerin hakkını veriyormuşsun” dedi. Millet öküz bulur ben orangutan buldum. Neymiş kadınların hepsi destekliyle şişiriyormuş, bol şeyler giyiyormuşum anlamamış. Bilseydim yazar eline verirdim bedenini.

Okuyana Not : Sırtımda dikiş izi var ve konuşmaktan, hatırlamaktan hoşlanmıyorum. İnsanların ne oldu sorusundan da sırf bu yüzden nefret ediyorum. Ne olduysa oldu size ne. Kaldı ki ilgi alakadan değil meraktan soruyorlar. Sırf bu yüzden dövme ile kapattırmayı bile düşünüyorum. 



3 Ağustos 2015 Pazartesi

şımardım, şımartıldım


En güzel doğum günün hangisi derlerse 22. yaş  günümü seçerim. Parlak bir fikirle doğum günümün gecesine İzmir’e bilet aldık. AvukatKızın teyzesinin Çeşme`deki yazlığına gitmeye karar verdik. Annem mutlu yılar diye bilsin diye de gece üçe aldık bileti. Gece yola çıkacak olmamız ise sabahın köründe annem, kızlar ve yengem 43 derecede türbe gezisine engel olamadı. Asfaltta sandalet kavurması yapıldı, ama direndik. İnternetten okudukları her türbeye sürüklediler yeminle. Akşamında ise pastacı kuzenim en büyük doğum günü pastamı hazırladı. Tüm kuzenlerim toplandı sürpriz yaptılar. Evde oturmayı planlayan ben kendimi dışarda buldum ve tam on ikide NilKuşu arayıp Sarı ve Dahi ile iyi ki doğdun diye bağırmaya başladığında bir anda herkes iyi ki doğdun demeye başladı. İlk defa bu kadar kalabalık bir kutlamam oldu. Şımarmamak için ne kadar kendimi tuttuysamda gün sonunda götüm aya vardı. Gece Artist bizi otogara bıraktı, sabahın eve ulaşıp yerleştik, sonra kendimizi denizin sularına bıraktık. Paylaştığım bir fotoğraftan sonra Joker aradı. Adam iyiki doğdun der diye beklerken İzmir`e geldiğimi haber vermediğim için trip attı. Buna kafa takıp günümü rezil edecek değildim herhalde. Kızlarla akşam için plan yaptık. Gün batımını izlemek içinde son ana kadar bekledik. Beklerken bir baba ve iki kız gördüm. Küçük kız dört yaşında sarı saçlı dünya tatlısı bir şeydi. Babası ile ablası yüzüp gelene kadar kenarda bekle dediler gittiler. Yavrum kenarda öyle boynu bükük otururken dayanamadım yanına gittim oyun oynamaya başladım. Allah’ım  o kadar tatlıydı ki 22 yaşında çalmaması gereken biyolojik saatim bir tane bundan yap diye bağırıp durdu. İşte tam o anda biri gözlerimi kapattı. Joker bana sürpriz yapmak için gelmiş. Zamanlaması ne kadar manidar olsa da çok sevindim. Yani benim için gelmiş işte ne olsun daha. Kızlarla beni akşam yemeğine çıkarttı, teyzenin dediği saatte de eve bıraktı. Şu iki hareketle tavlanıp kandırılan Türk dizilerinin vazgeçilmez Kezbanlarına döndüm ama ne yapayım. Çok güzeldi. Öküz değildi, tatlı tatlı sohbet etti, beni şaşırtıp iltifat bile etti. Onun ağzından iltifat duyamaya alışkın olmayınca böyle oluyor işte. Gerçi aldığı saate bayılıp bir o kadar mahcup oldum. Adam resmen parasıyla ezdi beni. Benim ona aldığım hediye nerde bu saat nerde. Ama ok bu çok pahalı alamam triplerine girmedim. En gıcık olduğum şeylerden biri istemem yan cebime bırak. Çünkü kesinlikle sevdim ve kolumda dursun istedim şimdi yalan mı söyleyeceğim. Anneme çakma diye yediririm, Jokere`de görünce almak istedim diye birkaç hediye alır durumu eşitler ve borçlu hissetmem diye düşünüyorum. Gerçi be anca taksit taksit alabilirim orası ayrı. Sonuçta Sabancı torunu değilim. Hem saat kadınların klasik hediyesi değil miydi? Resme n klasikten oynadı it.
Kendime Not: Endişeleri kenara bırak saçmalamayı kes. Şımarık götünü aydan indirsen hiç fena olmaz hem. Şu saatte buz gibi suya girmeyi bırak.  Yeminle üşüteceksin cırcır olcaksın sonra.
Kendime Kınama : Telefonda yazı yazmayı üç yaş bebeleri beceriyor ayıp sana.