27 Aralık 2020 Pazar

yalnızlık bir tuvalet kağıdı

 




Kelimelerin anlamları için TDK`ya bakmaya ihtiyacım yok. Aslında bence kimsenin sözlüklere ihtiyacı yok. Tüm o anlamları verip başımıza saran zaten bizden çok da farklı olmayan atalarımız. İncir yaprakları ile moda dünyasına yeni bir soluk getirmiş olsalar da bizden önce olup biten her şeye kafa sallamamız beklenemez. Mekanın ruhunu oluşturanda, zamanı anlamlandıranda kişinin kendisinden başka biri değilken birkaç kelime hakkında TDK ile ters düşmemiz sorun olmaz diye düşünüyorum. Mesela yalnızlık benim için bir tuvalet kağıdı. Hatta ikinci bir anlamı öğleden sonra üçte çatallaşmış ses. 3 yıl olacak yalnız yaşıyorum. O aşık olduğum İstanbul’dan farklı bir şehirde. Alışık olmadığım bir kültürün için de. Sevmediğimi bildiğim ama ayırılmaktan korktuğum bir şehir. Boş sayfada görünüp kaybolan imleci çok seyrettim. İlk yazmaya başladığımda 18-19 yaşlarında dünyaya pembe gözlüklerle bakan, aklı beş karış havada, idealleri, çizgileri, güveni, aşka ve diğer her şeye inancı olan bir tiptim. Şimdi görünüp kaybolan imleçten dahi korkan biriyim. Artık o imleç her göründüğünde bitirmem gereken raporlar, göndermem gereken mailler, başlamam gereken projeler falan geliyor. İleride dönüşeceğimi hayal ettiğim kadın olamadım. Şimdi ne zaman o kadını biraz göstersem etrafımdaki insanlar ya delirdiğimi ya hala büyüyemediğimi düşünüyor. Bu sabah uyandığımda fark ettim ki onu terli bir tişörte sarıp saklamışım. Şimdilerde tek yaşamanın eğlenceli olacağını düşünen onun yerini yalnızlığı biten tuvalet kağıdı için kimseye seslenemeyeceğini kendine hatırlatıp duran zavallı aldı.