10 Şubat 2017 Cuma

ahlak kumkuması kesilceksen okuma


Kansermiş. Son sınıfta beni gereksiz toplantılara sokan bir yerde staj yaptım. Kodaman tiplerin arasında bağlı olmadığım ama güçlü isimlerden biri olan ve sanırım ofiste en sevdiğim adam oydu. Gelen giden takım elbise ile dolanırdı, o ise en güçlü isimlerden biri olmasına rağmen kot pantolon tshirt ve gömlek giyer uzun saçlarını da toplardı. Dünyanın en rahat tiplerinden biriydi. Sanırım ayrılırken hoşça kal demeden tüydüğüm için pişman olduğum tek isimdi. İş tekliflerini kabul etmemiştim. Geçen yıl tekrar iş teklifiyle geldiklerinde ise çalıştığım yeri yüz üstü bırakmak istemedi. Teklif ettikleri şeyi reddederken çok gel gitler yaşadım. Onun altında çalışacaktım ve beni kendi yeri için eğitecekti.  Joker`in beni sevdiğini hiç söylememesinin sebebi de sanırım o. Joker yanımdayken karşılaştıktan sonra Joker yüzüme şoka girmiş halde “sen bu adamdan hoşlanıyorsun” demişti. Hoşlanıyor muyum? Ben mi? Hadi ama!! Sevgilim var ne hoşlanması!! Adam babam yaşında ya da daha doğrusu ondan bir iki yaş büyük!! Saçmalamayın ne alakası var!! ”Sanırım biraz” oldu ama cevabım. Lan kızım mal mısın? İnsan sevgilisine bunu der mi? Başka birinden hoşlandığını söylememeli, inkar etmeli, üste çıkmalı, sen beni nasıl böyle bir şeyle suçlarsın diye çemkirmeli. Bense onun yerine doğruyu söyledim. Hep kendinden çok yaşlı adamlarla evlenen kadınları para avcılığıyla suçladım. Hep. Çünkü adam yaşlıdır kadın genç. Parası için evlenmediyse ne diye evlendi. Aşk olabilirmiş. Ona aşık olmadım ama ondan hoşlandım. Adamın babamdan büyük olması bile bu durumu değiştiremedi. Hem ne yani ellilik Brad Pitt versek ağzınızın suyu akmaz mı? Bence aramızda koca boşayacaklar bile olabilir. İşin şakası tabi bu. 

Okuldan bir kızla başladık staja. Dışardan bizim geldiğimizde işleri organize etmesi gereken adam bir boka yaramayınca ayrılmıştı. Hiçbir şey bilmeyen biz ve başımızdaki kadın sorumlu kalakalmıştık öylece. Öğrenmek için denemek için çok çırpındık. Gece onlara on birlere kadar çalıştık. Yalnız kalmayalım koca binada diye beklerdi. Diğer kız tüm işi üzerime yıktı gitti tek başıma kaldım, geldi odama benimle bir sandalye çekip muhabbet etti. Stajyerdim ama koca odada tektim. Önümde iki bilgisayar öylece yalnızlıktan sıkılırdım. O gelir konuşur, sorduğum her soruya cevap verirdi. Kaldı ki o kadar bilgiliydi ki, tamamen farklı alanlarda olsak bile çok şey öğrendim ondan. Çünkü biliyordu ve öğretmekten çekinmez, ben kimim havasıyla gezmezdi, paylaşmaktan çekinmezdi. Sonra odamın merkezi sistem zırvalığının bahar ayı girer girmez kesilip benim efsane hasta olduğum dönem odama daldı, bir masa aldırttı dekore edilmiş odasıyla alakası olmayan masayı oraya getirtti. Benden sorumlu olan kadına “Kızı hasta ettik orda bizim odalar hala sıcak” dedi. Bu kadın aman ona dikkat et, patronlar ağzının içine bakıyor, öyle cool göründüğüne bakma diyordu adam benim için odasındaki oturma grubu zırvalığından kurtuluyordu. Sonra ne mi oldu? Okuldan staja giderken daha bir mutlu gitmeye başladım. Saatlerce benimle sohbet ettiği oluyordu. Bir iki kez azardan koruduğu oldu. Sanmayın ki asıldı. Düzgün bir insandı. Göğüs dekolteli şeylerden giymekten sırf insanlar oramdan başka bir yere bakmıyor diye giymem ama o konuşurken sadece yüzüme bakıyordu. Konuşurken diğerlerinin yaptığı gibi bakışlar aşağı yukarı oynamazdı. Bizim sorumlu kadın ve diğerleri ondan çekinse de o komikti, sıcakkanlıydı. Herkesin komik karikatürlerini yapmıştı mesela. Sayesinde saatlerce güldüm. Sayesinde alanının en güçlü insanlarıyla tanıştım. Bir sürü bilmediğim şey öğrendim. Şaka gibi belki ama sohbetler sırasında hayata başka bakmayı bile öğrendim. Kadın sır küpüdür diyordu ama adam hobilerinden bahsediyordu, boşandığı eşinden, gençken batırdğı işlerden, üniversitede yaptıklarından, yıllardır değişmeyen tatile gittiği kıyı kasabasından, arkadaşlarından, ailesinden ne bileyim daha birçok şey. Sorumlu kadına boşandığı eşini sorduğumda anlattığı için aval aval bakmasını mesela hiç unutmuyorum. “Senin hiç kötü bir alışkanlığın yok mu? Sigara içmezsin, sessizsin... Gerçi daha çok gençsin” dediğinde sırf çocuk gibi görmesin diye “Alkol var sayılmaz mı?” demiştim. Nasıl bir imaj çizdiysem şaşırmıştı. Bira sevmem ama tekila ve viski güzel deyince Jack`i viskiden kabul etmeyip ertesi gün ofise viski şişesiyle gelmişti. Fincanda kahve yerine azıcık hakikaten güzel viski yudumlamış olabilirim. Adamdan hoşlanıyordum ama ben lisede milli güvenlik dersine giren Albaydan da hoşlanırdım. Aile üniformalı diye bana diğer kadınlardan daha da çekici gelirdi üniformalı erkek. O kadarki adam gel evlenelim dese benden iki yaş büyük oğluna üvey anne olmaya hazırdım. Hayranlık, belki de gerçekten hoşlantı. Ama adamın ki sadece normal olan dedim. Lan kızım adamın çocuğu yok kesin kızı olsun istiyordu al seni koydu yerine dedim. Lan keşke o kadar seksi sigara içmese. Ya da ne olurdu bir otuz yıl kadar erken doğsam. Sonra bizim patronun beni varisi gibi toplantıdan toplantıya soktuğu bir akşam odaya döndüğümde masamda özel numarasının yazılı olduğu bir kağıt duruyordu. Nasıl sevindim anlatamam. Adam da benden hoşlanıyor olabilirdi. Yoksa neden özel numarasını falan bıraksın. Hem de ev telefonu dahil. Tamam azıcık bu konularda salak olabilirim ama sizden hoşlanan erkeği az çok anlarsınız. Vardı işte bir şeyler. Bir sonraki hafta gittiğimde durdu durdu sonra “Lady, telefon numaramı bıraktım, aldın mı?” dedi. Evet aldım ama eve gidince babamı görünce aklıma direk gelen şu oldu. Baban aklından geçenleri yani bu adamdan hoşlandığını bilse çok üzülürdü. Kim kızının kendinden bir aç yaş büyük birisine aşık olmasını ister ki? Hayır bizim sülale bir Serdar-Chloe çifti kaldıramazlardı biliyorum hani. “Aldım” dedim. ”Aramadın” dedi. Nasıl arayayım babam üzülür annem bacaklarımı kırar. Tüm bunlara rağmen diğer cümlesine başlayana kadar sevincimden uçtum. Sonuçta aramadığımı fark etti. Sonra aklımdan geçenlerin ağzına sıçan o cümleyi kurudu “Neyse bir şey lazım olur, aklına bir şey takılırsa bu  numaralardan daha çabuk ulaşırsın ” Sonra ben sorumluma staj bitirme evraklarını imzalattım. Şansıma Patron o gün gelip benden okul bitince orada devam etmemi, her işi çabuk kavradığımı, alanım olmasa da geleceğimin parlak olduğunu söyledi. Olmaz dedim yüksek lisans yapacağım dedim. Adam “Burada yüksek yapmayan iki dil bilmeyen yok. Çalış çalışırken yaparsın” dedi ama kabul etmedim. Sebep belki hoşlandığım adamın uygun olmamasıydı,  belki kariyerimde ilerlediğim şeyde ne kadar geleceğin parlak deşeler de çok severek yapmamamdı. Hala bilmiyorum. Ama öğrendiğim bir şey var. Kadınlar her zaman para için kendinden büyük erkeklerle birlikte olmuyor. Ondan bana Itzachk Perlman`ı bana sevdiren adam olduğu için hala hoşlanıyorum. Belki de duygularımı yanlış değerlendiriyorum. Hayranlık sadece ama bunu kimseye hiç kimseye anlatmadım. Sidikli`ye bile. Numarasını saklayıp, ne aradım ne kaydettim. Kimseciklere de anlatmadım. Çünkü biliyorum herkes yargılayacak ayıplayacak. Hatta burda bile anlatmak isteyip defalarca vaz geçtim. Çünkü ben bile Yaşlı erkeklerle birlikte olan kadınları yargıladım. Sonra kendim ondan hoşlandığım için yargılanmak istemedim. Sadece sorumluma hoşça kal deyip topukladım, eşyalarımı almak için bile uğramadım. Şimdiyse hala sıcak gülümsemesiyle aklımda, sevgilim olan adamın bana ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı sorduğu düşüncesi. Joker ona olan bakışımdan anlamış. Bakışlarımın her şeyi yansıttığını iddia ediyor beyefendi. Yalan söylemek istemedim, çünkü o söylemiyor. “Beni onun için terk etmezsin dimi?” dediğinde Joker tereddütsüz “Hayır” çıktı ağzımdan. Bugün onun yerini almam için aradıklarında kanser olduğunu öğrendim. Canım yanıyor.


4 Şubat 2017 Cumartesi

40 milimetre dedim 100 milimetre anladı


Elimi çabuk tutmaya bakıyorum. Gençken yaptım yaptım, yoksa iş benden geçmiş olacak. Aklınıza boy boy çocuk gelmesin altmışında doğuran var. Ergenliğin verdiği benmerkezcilik, dünya benim etrafımda dönüyor kafasıyla bir liste yapmıştım. Listemin üç beş maddesinin üzerini silmiş olan ben bu akşam bir maddeden daha kurtuldum. Sildiğim maddelerden bir tanesi tanımadığım bir adamla öpüşmekti ki bir iddia sonucunda yapmıştım. Annem duysa bacaklarımı elime verir. Bu kez annemin bildiği diğer çılgınlığa gelirsem toplu taşımada beğendiğim bir çocuğa numaramı yazıp vermiştim. Çocuğun bizim okulda olması evimin dibinde oturması gibi detayları çıkartırsam yine de sonunda ben güzelce rezil oldum. Amma edepsiz liste diyorsan okuma. Devam edenler bir iki de iyi şey var tabi. Mesela ilik nakli donörü olmak için kan verdim. Altı yıl geçti uyan kimse çıkmadı. Yaparken lan ya organ mafyası bulursa diye düşünsem de 12-13 yaşından beri bunu yapmak istiyordum. B akşam üzerinden geçtiğim madde ise güvendiğim bir arkadaşıma saçımı kestirmekti. Bu iş için AvukatKız ve Sidikli`yi görevlendirdim. AvukatKızın iş eğitimi dersinde makas becerisi iyiydi, Sidikli mühendis ölçer biçer güzel keserler diye düşündüm.  Yamuk olsa da kıvırcık dalga arası bu saçlarda fark edilmez dedim. Sonuç yamuk oldu diye diye on santim gitti saç. Ben onlara 4 santim dedim onlar abartısız on santim götürüp bir de rötuş attı. Giden saçlarımın arkasından yaptığım cenaze töreninden sonra sıra geldi bu saçları uzatıp ölmeden bir kez de kendim keseceğim. Kökü bende uzar ya diye bir savunma mekanizması geliştirmiş olsam da, maile düşen mucize saç uzatıyor gibi spam maillere tıklarım bu gidişle. Kuaförden milimetrik kesim bekleyen bir milletin çoluğu çocuğuyuz.