12 Eylül 2014 Cuma

jigsaw bile bu kadar zalim olmamıştı


Tırnaklarımın kenarında kırmızı oje kalmış. Bir beceremedim şunu tam çıkarmayı. Biçimsiz kesmişim zaten. Kafanı kaldırıp göz teması kurmayı unutma. Çocuk baya ilginç bir şeyler anlatıyor herhalde millet dikkat kesilmiş. Televizyonda başka müzik kanalı açık gelen şarkının bu görüntüyle alakası yok. Kafa sallama ve hızlı bir göz teması sırası. Off elendik de zaten. Bir maç keyfim vardı o da gitti. Amerika kesin alır. Allah`tan Avrupa şampiyonasına dahil değil, adamların kıtası var. Oley telefonumdan ses geldi. Ahh İyilik Meleğimmiş. Nefret ediyorum bu tip konuşmalardan. Ne diyeceğimi, nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum hiç. Salak ben sanki tesellisi olur.  Bu işlerde bir de hiç iyi değilim. Nerde hangi kelimeleri kullanmam gerektiğini de biliyorum. “Ne yapıyorsun telefonda sen? Dinlesene beni.” Hep sen zaten. Hiç sen deme. “Arkadaşımın babası vefat etti. Ne diyeyim git başımdan ben Bayan Ego`yu mu dinleyeceğim?” Sert kaçtı buda. Sinirlerine hakim olsana sen. “Başı sağolsun. Nesi vardı?” “Kanserdi. Kemo işe yaramadı. Sıçramış. Ahh unutuyordum ikinci bir cenaze haberi daha aldım. Kraliçe`nin dedesi ve o da kanserdi. Nil Kuşu arayıp haber verdi. Off berbat bi gün iki cenaze haberi üst üste.” Ne kadar çok kanser olan insan var. Ölüm çok kolay gibi. Birkaç çekirdeğini peynir ekmekle yemiş hücreyle hemen gelebiliyor. “Kötüymüş. Neyse sonra…” hala sonra diyor ya. Yine kimden bahsediyor acaba. Evet evet herkes sana aşık ve gezegenler güneşi bırakmış senin etrafında dönüyor. “…haksız mıyım ama?” Haklı mı? Cümlenin başını kaçırdım. Ama standardı var bu işin kolay bu. ”Haklısın canım” o bunu yapmış şu şunu. Karşıma geçmiş hiç tanımadığım insanlardan bahsediyor. Onu biliyorsun dimi bunu hatırlıyorsun. Nerden bilim ben onları. Mamayı siz birlikte yemişsiniz ben değil ki. “Evleneceğim adam bu benim. Ben bununla bir ilişkiye başlarsam bırakamam.” “Bir dakika. Sen en son konuşmada şu benim evleneceğim adam demiyor muydun?” “yok ben anladım o değil bu.” Lan bu bu deyip durduğu adam 30 yaşında değil miydi? “Bu 30luk değil mi?” “29 bee.” Ne fark edecekse. Hem ne evlenmesi lan. Sen daha ikinci sınıfa zor geçtin, ortalıkta kariyer deyip duruyordun. Hani bu adam takmıştı, peşinde dolanıyordu sadece. Lan diğerlerinin suyu mu çıktı? Söyle kızım bunları yüzüne yüzüne. “farkındasın dimi yaş, mesafe. Sen İzmir`e gideceksin iki gün sonra. Sakın bana bir şey olmaz deme. Aşkın yaşı yoktur da deme. Okulun bitmiş olsa yirmini ortalasan kabul ama bu yaşta saçmalık. Sen vize final diyeceksin adam başka şeyler. 8 yıl olmuş adam o defteri kapayalı. Sekiz yıl önce okula başlayan çocuk ergen oldu liseye gidiyor.”  Dinlemedi tabi. Neymiş aşıkmış ama olmazmış biliyormuş. O yüzden bir ilişkiye başlayamazlarmış. Ama o kadar aşıkmış ki unutamazmış. Söylediklerinin hepsi yalan kendini kandırıyor. Aşık falan değil de. Nerden biliyorsun derseniz bu hep böyle. Kafayı 5 yıldır taktığı bir çocuktan sonra her görüşmede birine aşık geliyor karşıma. Zaten nerden dedim evdeyim oturuyorum. Ohh Nil Kuşu`da sattı beni tek başıma dinledim bütün gece. Ne kadersizmişim. Kafa salla, göz teması, her soruyu yuvarla… En son otobüste trafikte baş başa kalmıştık. Dahi Reklamcı kulaklığını takıp beni kaderimle baş başa bırakmıştı. Bir koca yıl bir daha bu duruma düşmemek için ne işler çevirdim. Ama bu kez bana patladı. Niye görüşüyorsun derseniz iyi kız aslında. Sadece aşırı çarpık ilişkileri var. Birde tek yakalarsa beyninizde Anadolu Ateşini oynatıyor. Grup içinde eğlenceli. E tabi o koşullarda uyum sağlamak zorunda. Ahh bir de ben bu bana anlattıklarının hepsini eve dönerken baştan diledim. Telefonda arkadaşına anlattı. Jigsaw bile bu kadar zalim olmamıştı.

4 yorum: