24 Şubat 2015 Salı

ilk toplantı heyezanı


Odaya girdi. “Hazırlan Eski Bey seni toplatınya çağırıyor.” Dedi ve beni beklemeye başladı. Derin bir nefes alıp ciğerleri doldurdum. Not defteri ve kalem aldım. Üstümü başımı düzeltmeye hiç uğraşmadım çünkü kurtarılacak bir yanı yoktu. Cat`lerin çözülen bağcığını bağladım bir tek. Durum o kadar vahim. Saçım başımdan bahsetmiyorum bile. Aklımdakiler ise şu. “Benim orda ne işim var. Başkasıyla karıştırdılar kesin. Şurada yarım saat kalmış çıkmama dertleri ne benimle. Ne bok yedim acaba?”Kurul mu bilmem ne mi sürekli toplanıyor. Kodaman kodaman adamlar bir odaya doluşuyor ve benim onlarla zerre alakam yok. En fazla elimde çayımla, kahvemle görürsem merhaba demek. Zaten benim televizyon dünyasıyla da alakam yok. Yani ucundan, çok uzak bir yerden o stajı kapmış olabilirim. Ama proje bitince herkes kendi yoluna düzeni. Toplantı salonuna girdim u düzende bulduğum ilk sandalyeye kıçımı attım. Sonrası eziyet. Eski Bey “şunu düzeltelim Layd, bu burda olmamış, şunun için şuraya mail atalım, bununla da görüşülecek” dedi durdu. Lan ben senin asistanın mıyım? Adam kafasına taş düşse gel dikişi sen at diyecek. Sıçsa gel kıçımı temizle. Benimle alakalı olan şey beş dakika projemden bahsetmek. Üç saat o salak toplantıyı çektim. Hepsi deli. Zaten odadaki o prof ünvanlı tipler de ekmek gibi unvan dağıtılırken onları almışlar belli. Aralarında bir iki tane akıllı var onlarda bunların salak takıntı ve beyinlerinde dönmeyi uzun süre önce bırakmış çarklarla uğraşmaktan yenik düşmüşler. En basit sorunun çözümünü yarım saatte çözüme ulaştıramadılar. Sıkıntıdan öldüm patladım. Zaten benim rtükle, televizyonla ne işim var ya! Eğer günün birinde ola ki bir toplantı odasına kapanıp çıkmayan birileri varsa hemen oradan uzaklaşın. Çünkü orda sadece saçmalıyorlar ve iş çıkış saatinizi yiyorlar. Sonra siz eve dokuzdan önce giremiyorsunuz. Sonrada ilk resmi toplantınızın içine edip hayal kırıklığına uğratan o yönetmenin, patronun, profun bilmem neyin arkasından küfrediyorsunuz.





12 yorum:

  1. :)) Demek ki toplantı denilen şey her yerde verimsiz. Toplanmayı bilmiyoruz azizim. Bir odaya toplaşıp boşuna vakit öldürüyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıkıntıdan öldüm. Basit bir kararı vermeleri bir saatlerini aldı. Bana sorsalar çoktan çözüme gitmiştik. :D

      Sil
  2. Stajda beni de sokmuşlardı toplantıya hani sunu nasıl yapılır, nasıl konuşulur, alıcı neler sorabilir falan görelim diye -daha doğrusu biz 3 stajyer öyle düşünmüştük- ama onun yerine çay kahve servisi yapıp slayta geçerken ışığı kapattik :) peki ben be öğrendim? hiçbir şey! Çok sinir bozucuydu o 1-1.30 saat -_-

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk defa bu kadar resmisine girdim ya:D Daha öncede toplantı var var deyip azarlama işine giren patronum vardı. aaa bak okumak istersen ben ona ne yaptım.
      http://hepsibendenibaret.blogspot.com.tr/2014/10/afiyet-olsun-patron.html

      Sil
    2. dalıyorum ona da hemen :D bilgisayarıma kavuştum ya o sayfa senin bu post benim gezip duruyorum şuan :D

      Sil
    3. telefondan çok zor ya. sıkılıyorum yazmak falan hele işkence. koy "i" leri alsana garip bir durum :D
      Sevindim senin adına. :D

      Sil
  3. Tüm toplantılar aynı mı olur? Hiç şu ecnebi filmlerdeki gibi olmaz mı?:) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay yok. Filmlerde yakışıklı patron falan vardı bizde otuz altı yoktu. ortalama 50. Bir Grey değiller :D

      Sil
  4. Toplantıları hiç sevmem. Stajda hep götürürlerdi ve neredeyse uyuyacak duruma gelirdim. Onu da geçtim bu yıl yine stajım var ve yine bunlarla uğraşacağım. Geçmiş olsun sana da. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben toplantısız olacaksa da gevşek toplantı olanını seviyorum. Öyle otomat saatler, resmi durumlar beni öldürüyor. Kolaylıklar versin sana.İşin zooooor

      Sil
  5. Iyyy hiç sevmem toplantıları. Hiç katılmadm gerçi ama pek eglenceli gibi de durmuyor hani :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görünce kaç. Yere yığıl, kusmaya git en kötü ihtimal silahını bul kafana sık.

      Sil