28 Haziran 2016 Salı

taş kağıt öküz


Meğer ben kardeşlerim yok diye sabah akşam onla görüşüyormuşum. Uyuzla Sidikli eve geldiğinden beri eve erken gideyim ne bahane bulsam halindeyim. Kardeşlerimle doğru düzgün görüşemiyorum ne yapayım. Gerçi çalışmıyor olsam evdeki varlıkları onca yalnızlığın üzerine fazla gelir. Geçen sene yazın ya bunlar gitse keşke diye düşündüğüm bile oldu yalan yok. Ancak şu sıralar Joker inişe kardeşlerim yükselişe geçti. Hem kardeşlerim onun gibi hödük değil. İlişkilerde anlam veremediğim yıl gün sayıp dönümüne hediye alma kutlama zımbırtısında fena rezil olan ben üç beş gün sonra olan Joker`in doğum gününde adam gibi bir şeyler almak için oturdum kafa patlattım. Sonra aklıma geçen sene aldığım Star Wars serisinden sonra adam için kafa patlatmak yerine sıkıcılığa boğmak daha iyi olur dedim. Daha önce konuştuğumuz bir ayakkabıyı aldım, sonra yıl dönümünü telafi içinde cüzdan. Hem onunki eskimiş baya işine yarar diye düşündüm. Ama ona göre dürüstlük bana göre hayvanlıkla "Bir cüzdana bu kadar para verilmesine karşıyım" dedi. Lan it benim o cüzdanı bir milyon takside böldürmek hoşuma mı gidiyor. Sırf senin yüzünden aldım onu ben. Donuna kadar para saçan kendisi. Hayır ben çocuğu yanış anlıyorum desem o da değil. Biliyorum azıcık züppe bir tip. Hayatında pazar görmemiş. Üstündeki salak gömleğe 200 lira verip benim sırf onun için aldığım hediyeye pahalı demesi delirtti beni. Ben bilmiyorum sanki pahalı olduğunu. Resmen beni sığlıkla suçladı sonra. Ben kullandığım cüzdanı sokaktan yirmi liraya aldım be. Ben miyim gösteriş budalası. Yazarken bile yine sinirlendim. Joker`i boğazlamamak içinde hafta sonu Sidikli ve Uyuzla seri nostaljisi yaptık. Kurulduk televizyonun karşısına en sevdiğimiz film serilerini izledik. Harry ve Batman bitti, Iron Man yolda. Anlaşamadığımız tek konu çalan kapı falandı onuda hallettik. Annem isme hitaben bile bir şey istese taş kağıt makas yapıp yerimizden kıpırdıyoruz. Gerçi bazen kapıdaki biz turu tamamlamadan gidiyor ya da annem söylenerek kapıya bakıyor ama olsun, bizim ağzımızın tadı bozulmuyor.

15 Haziran 2016 Çarşamba

onda ararken bende buldum öküzü


Reenkarnasyona inansam bundan önceki bir milyon yaşamımı öküz olarak geçirdiğime yemin edebilirdim. Hatırlamadım. Ben oruç tutup Joker tutmayınca işten sonra onla görüşmek yerine direk eve gidip her akşam dakika sayıyorum. Dünde bundan farklı değildi. Sonra bir telefonla beş dakikada hazırlanıp kapımda bekleyen Joker`in yanına indiğimde etrafta cidden kamera aradım. Yağmurun altında şemsiye ile bir insan bu kadar yakışıklı görünmemeli. Adam ne kadar zaman zaman pisliğin teki olsada takım elbise ile cidden dehşet görünüyor. Yırtık kotumla yanına yakışmayacağımı anlamam bir saniye mi bile almadı. Gerçi ne önemi var ki? O anakartımı yakan gülümsemesiyle "Birinci yılımız kutlu olsun" dediğinde yağmurun sıradan bir yağmur olmadığına asit yağdığına yemin edebilirim. Hatırlamakla kalmamış bir de hediye almış. elime poşetleri tutuşturup üstümü değiştirmemi, yemeğe götüreceğini söylediği kısmını pek algılayamadım. Çünkü o sıra adamı öpsem yani gerçekten öpsem orucumun başına ne gelirdi onu düşünüyordum. Hatta bir kereliğe mahsus Allah orucumu bozdu kabul etmese olmaz mı diye pazarlığa bile giriştim de cevap alamadım. Pretty Woman filmindeki Julia Roberts`ın ayaklarının yerden kesilmesi bile benimkinin yanına yaklaşamazdı. Eve çıkarken Joker`in patentini almayı çoktan kafaya koymuştum. Gerçi o elbise ve ayakkabıyı görünce adamı nüfusuma geçirmeye karar verdim. Gerçi birde el çantası alsa harika olurdu ama şanslı ki bende bunlarla sırıtmayacak bir tane vardı. Mutluluk uçağımın ne zaman çakıldığına gelirsek annemin "Sen ne aldın?" sorusuna soru işaretini koymadan hemen önce. Allah benim belamı versin. Ben hediyeyi bırakın tarihi hatırlamaktan geçtim, tarihi bile bilmiyordum. Adam bana bunları alsın ben unutayım. Joker`i azıcık tanıyorsam geri kalan ömrümde bunun dalgasını geçer, lafını yapar, millete beni rezil eder. Zekamı tekrar kullanmaya başladığımda Uyuz`un odasına daldım hediye aldım diye bir şeyler aramaya başladım. Parfüm şişeleri kullanıldığını belli ediyordu, en son aldığım gömlekleri çoktan giymiş. Sonra geçen ay aldığım saati görünce masada Uyuzla biraz kavga etsekte vermeye razı oldu. Tabi daha iyisini almam koşuluyla. Hemen saat kutusuna koydum, hazırlandım çıktım. Çok şık bir yere götürdü, hiç öküzlük yapmadı. Ben aç karnımı doyurup tatlıyı beklerken hediyesini verdim. Paketletemedim diye mırın kırın ettim. Bu hediyeyi açıp gülünce bir bokluk olduğunu anladım. Tek kaşını kaldırıp "bunun benim olduğuna emin misin?" dediğinde yatakta yakalansan inkar politikasıyla evet diye üsteledim. Yemedi çünkü salak ben saatin markasıyla kutusunu tutturamamış Uyuz`un başka bir saat kutusuna koymuşum. Kaldı ki unuttuğum diğer şey bu saati seçerken o da yanımdaydı. Sanırım hayatımda en çok utandığım ikinci an bu an. Sonunda hatırlamadığımı, o hediyeyle gelincede elime yüzüme bulaştırdığım dümeni itiraf ettim. Allah`da benim taksit taksit belamı versin. Açken beynim çalışmıyor diye minareyi çalıp kılıfı uyduramadım resmen.

2 Haziran 2016 Perşembe

annem beni külkedisi kalayım diye doğurmuş


Ne zaman benim özel işim olsa iş yerinde işler patlıyor. Sonra benim tek isteğim gözlerimin altı balon gibi şişsin çok uyumaktan oluyor. Bir insan için bundan daha güzel bir beddua bilmiyorum ben. Gerçi iş bedduaya gelince sanırım o işi çok güzel yapıyorum. Özellikle Joker`e ise. Gözlerim yakında çalışmaktan şişe camına ihtiyaç duyana kadar çalıştım. Beni öyle kafa kaşıyacak zaman kurtarmadı. Bir de dertsiz başıma dert açıp girdiğim şu ikinci okulun finalleri vardı. Vizelerim de nazar değdirmeyin ama çok iyi olunca finallere girmeden duramadım. Tuğla tuğla okuyup sınavlarda bir halt yapamadım gerçi. Gece gündüz uyumayıp çalışınca halime üzülen sevgili Joker beni bir pamuklara sarmadı. Nasılda anlayışlı diye hayaller kurdum. Gerçekler bol dırdır. Adamın içinden öküz çıktı diyeceğim ama dışı da öyle. Allah'ım ne vardı bana da bir prens göndersen. Beyaz atı olmasa da olurdu. Prensesi el üstünde tutsa yeterdi. Ondan bile vazgeçtim bir miktar anlayış yeterdi. Bizimki ne yaptı "o saate kadar çalışılır mı?" isimli roman yazdı. Evde ders çalışıyorsam da bu ne okulu diye söylendi. Bununla da yetinmedi dinozorlar hala hayattayken girilmiş bir iddianın ödülü istedi. Şu masal yüzünden girdiğimiz. O kadar unutmuşum ki hatırlatana kadar ağzımı yaya yaya saçmalama yaa dedim durdum. Ona kahvaltı hazırlamamı isteyince oh dedim yırttım. İki omlet zeytin peynir ayarlarım tamam işte. Birde bunu azıcık süsleyince nasıl zahmetlere katlanmış, özenmiş der. Ama ben kimim ki şeytanın stajyerini kandırabileceğimi düşünüyorum. Adam bana istek listesi bıraktı. Böyle börekli, poğaçalı. liste o kadar uzundu ki bir de altına kuş sütü yazmış. Canı çekmiş. Bir insan hem sigara böreği hem peynirli börek nasıl ister ya. İkisininde mantığı peynirde bitiyor hani. Kıymalıdan bahsetmedim peynirlerin arasına girmemek için. Üç çeşit poğaça istemiş, insan olan iki tanesini yediğinde doyuyor. Pankek mi istememiş, omlet mi istememiş ki onuda kuru kuru istememiş bilmem neli olsun diye dip not yazmış. O kadar çok şey isteyince cumartesi akşamımı mutfakta köle gibi çalışarak harcadım. Pazar sabahı erkenden kalktım doldurdum gelsin alsın diye bekliyorum elim kolum dolu ya! Gelmedi uykusu çokmuş kendim gidecekmişim. Bende bindim taksiye öyle gittim. Tüm kahvaltı tantanası bitince de 70 liramı geri istedim oh olsun ona. Ya ben geldim mutfakta iki tava birden çeviriyorum omletler havada uçuşuyor o horul horul uyudu. Asıl bombaya gelin siz. Meğer Aslanla iddiaya girmiş kaybeden bir ordu dolusu erkeğin isteklerini pişirecekmiş. Tabi bizimkide benim kaybettiğim iddiayı hatırlayınca üstüme, ona acıyıp sadece omlet isteyen arkadaşından ilham alıp kargaların götünü yayıp yattığı saatte ben kahvaltı hazırladım. İnşallah önemli bir görüşmen de ishal olursun tuvaletten çıkamaz işi eline yüzüne bulaştırırsın. Götün açıkta kalır da rüyanda o bana yaptırdığın browninin hamuruyla fırında görürsün kendini.